Fenomenoloji, Alman filozof Edmund Husserl (1859-1938) tarafından geliştirilen, gündelik yaşamda sorgulamaksızın verili kabul ettiğimiz gerçekliğin bilincimiz tarafından nasıl inşa edildiğini anlamaya çalışan felsefi bir ekol, felsefi bir araştırma yöntemidir. Fenomenolojiye göre insanların etraflarındaki nesneleri ve olguları algılama biçimleri insan bilinci tarafından kurulur. Mesela Afrika’da kabile hâlinde yaşayan ve hayatında hiç anahtar görmemiş birine bir anahtar gösterip ne olduğunu sorarsanız, bu kişi, anahtara bizim yüklediğimiz anlamları yüklemeyecektir. Dolayısıyla fenomenolojiye göre fiziksel dünya herkes için aynı olan, aynı anlamı taşıyan bir gerçekliğe sahip değildir. Diğer bir deyişle fiziksel dünya görecelidir, insanların kendisine yüklediği anlamlara ve yorumlara bağlıdır. Bu nedenle Husserl’e göre toplumsal dünya ve toplumsal gerçeklik, insanların zihinlerindeki varsayımlarından ve yorumlarından oluşmaktadır. Aşık Veysel fenomenolojiyi “güzelliğin on para etmez bendeki aşk olmasa” diyerek Husserl’dan bağımsız olarak dile getirmiştir ki; Anadolu insanını kazısan altından ne filozoflar çıkar gerçeğinin somut halidir…  
Fenomen ise duyularımızla algılanan şey, görünen anlamına geliyor. Platon fenomenleri mükemmel ve ebedi olan “ideaların” birer bozuk ve yanıltıcı kopyaları olarak adlandırarak hakikati oluşturmadıklarını söyler. Bizdeki fenomenler ise sosyal adaletin ve fırsat eşitliğinin olmadığı, gelir dağılımındaki adaletsizliğin dibinin gözüktüğü, kolay yoldan acil paralar kazanıldığı bir düzende sosyal medyada boy gösteriyorlar. Fenomen kişisel zenginliğini, ününü ve yaşam tarzını insanların gözüne sokarak aslında kendini göstermek istiyor. İnsanın yan ve yasa dışı yollardan para kazanıp, o kazandığı dolarla kafasına bigudi yapıp video çekip yayınlaması için fenomenden önce salak olması lazım. Ama görünme arzusu o kadar ağır basıyor ki bir gün enseleneceğini bile düşünmeden sosyal medyaya atıyor kendini. Görünme ve takip edilme arzusunu saf ve iyi niyetli duygularla yapan, günlük yaşantısını Instagram’da sergileyen okumuş, iş güç sahibi yarı aydınlarımızda var. Amaç hep “ben buradayım” demek. Yaratmış oldukları bilinç dünyası bunu gerektiriyor. Ülkede bir fenomenler furyası var. Hepsi de estirilen yalan rüzgarının, sahteliğin yan ürünü. Balık baştan kokar!..