İnsan beyninin, daha doğrusu her türlü yaşamsal davranışlarımızı yöneten o (hala) gizemli organın bir köşeciğindeki “bellek merkezinin” nasıl bir anda dumura uğradığına hiç tanık oldunuz mu?
Açıkçası ben yaşadım o durumu. Anlatmaya çalışayım:
Geçtiğimiz Pazar günü akşamı televizyonda haberleri izliyorum. O sırada Cumhurbaşkanı sayın Tayyip Erdoğan’ın Amerika seyahati anlatılmakta. Birden ekranın altında bir KJ dedikleri bir yazıya gözüm takılıyor;
-ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Beylikova’yı mı isteyecek!..
İlk şokla birlikte gözlerimi ovuşturup bir kez daha bakıyorum yazıya, evet yanlış görmüyorum. Zihnimden aldığım ilk iletiler doğru. Tekrar ve teker teker bakıyorum sözcüklere;
Trump, Erdoğan ve Beylikova!..
Acaba diyorum “ülkemizde aynı adı taşıyan bir yer/bölge var da ben mi duymamıştım.” düşüncesi geçiyor aklımdan!..
Belleğim, hiçbir kumanda iletmeksizin saniye içinde çalışmaya başlıyor:
-Burası ilimizin ilçesi, geçmişteki adı Beylikahır olan Beylikova olmasın?..
Nadir toprak elementleri!..
Sözcü TV’nin spikeri bu “özel haberi” seslendirmeye başlarken önce haberi yapan muhabiri adından söz ediyor: Grubun yeni ABD temsilcisi Serdar Cebe. Meslektaşımızın ilk haberi, tam bir atlatma:
-Perşembe günkü görüşmede Trump, Erdoğan’dan Eskişehir’in ilçesi Beylikova’da bulunan ‘Nadir Toprak Elementlerinin’ işletme hakkının Amerikan şirketlerine verilmesini isteyecek!..
Buyurun, soru işaretleriyle dolu bir bilinmez daha;
-Nadir Toprak Elementleri de ne ola ki?
İlk aklıma gelen ve zaman zaman da meslektaşlarımın haberleştirdiği, Beylikova’nın hemen dibindeki Kaymaz (eski) nahiyesi yakınlarındaki “altın işletmesi” oluyor. Öyle olsa “değerli elementler” olarak anılırdı ki, değil. “Düpedüz Nadir Element” deniliyor.
Spiker Cebe’nin haberine dayanarak Beylikova’daki sahada rezerv miktarını açıklıyor ki akıllara zarar;
-694 milyon ton!..
Bu miktar Çin’de bulunan 700 milyon tonluk rezervden sonra dünyanın ikinci büyüğü.
Beynimin süzemediği bu bilgileri evirip çevirirken, ABD Başkanının, Waşhington’da yerin dibine soktuğu Ukrayna başkanından da aynı istekte bulunduğu gelip belleğime düşüyor. Anlaşılıyor ki;
-Sırada Türkiye ve bizim Beylikova var!..
Borakstan sonra NTE mi?
Bunca söz ettikten sonra yukarıdaki başlıkta NTE kısaltmasının ne anlama geldiği anlaşılmıştır sanırım. Bunun üzerine bir internet araştırması yaptım. Gördüm ki varlığı anlaşılan elementler boşuna çoğullaştırılmamış!.. Bir değil, birden çok elementten söz edilmekte.
Bir şeye takıldı aklım. Bu kadar milyon tonla ifade edilen rezerv ne anlama geliyor?
Sanki bizim Kırka’daki boraks madeni mübarek!. Yine araştırmadan (yanlış değilse) öğreniyorum ki, o nadir elementler parçacıklar halinde bulunuyormuş.
Anladığıma göre, tıpkı detektörlerle altın arayan Amerikalılar gibi, bir damar bulunduktan sonra o toprak kazılacak, içindekiler suyun dibine çökene kadar çalkalanacak ve servete ulaşılacak!..
Bunun gibi bir sistem yani. Beylikova’nın taşı-toprağı kazılarak altı üstüne getirilecek, Böylelikle NTE’lerine ulaşılacak*..
***
Peki onlar nedir? Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel’in açıklamalarından öğrendiğim kadarıyla, Başta Barit ve Florit!.. İlk etapta bunlar çıkarılacak, sonra bir yöntemle NTE oksitleri denilen Neodimyum, Sersyum, Paladyum madenileri eldi edilecek. Ek olarak da;
-Toryum ve Uranyum da var!..
Son yazdığım üç elementin adını bilgisayarım bile tanımlayamadı, altlarına “kırmızı çizgi çekti.
-Benden bu kadar!!!