Birincil kaynaklara erişemedim; ikinci el anlatımlardan öğrendiğime göre, Kafkasya halkları arasında uzun ömürlü insanlar araştırılmış. İnsanları uzun yaşatan etkenlerin genetik özellikleri mi, çevreyle olan ilişkileri mi olduğu sorgulanmış.
Araştırmaların sonucu, yöre insanlarının görece kapalı ekonomik örgütlenmelerinde, arkadaşlık ve dostluk bağlarının çok güçlü olduğu gözlenmiş. İnsanların arkadaşları varsa, dostlar edinmişse geleceklerinden korkuları azalıyormuş. Sağlıkta, hastalıkta… Bollukta, kıtlıkta… Neşede, üzüntüde… İnsana özgü ne kadar duyusal etken varsa, hepsinde arkadaş ve dostlara kardeşten daha çok güvenin yarattığı yaşama sevinci ömrü uzatıyormuş…
Bir dost, aynı zamanda arkadaş olan Selami Vardar’ın kitabını tanıttığımız gün, küçük bir manzum anlatımla “dostluk” deyince ne anladığımı paylaşmıştım. Aradan epey zaman geçti, dostlukla ilgili ne düşündüğümüzü bir kez daha anımsayalım:
Dost sözü etmekle dostluk olmuyor
Dostluklar ardında “söz eri” ister
Dostluk dağarcığı sözle dolmuyor
Kalıcı dostluklar “özveri” ister
Ortak düşünceyse dostluk pınarı
İnsan odaklıysa dostluk şiarı
Birlikte var olur dostluk mimari
Dostluklar üretmek “göz nuru” ister
Beslerse dostluğu ortak sevdalar
Sevdadan var olur büyük insanlar
Zengin yaşamlarda dostluk kanı var
Dostluğu anlatmak “dil teri” ister
Rüştü dostlar için dilin terlesin
Dostların ateşi sönmesin yansın
Üretken dostluklar sonsuza varsın
Dostluklar vefayı “dipdiri” ister
Kendimizi yeniden üretmek istiyorsak, çevremize bakalım. En zor anlarımızda sığınacağımız kaç dostumuz var?
Dostluk insanın vücut bütçesinde yitirilen enerjiyi yeniden üreterek dengeyi sağlar…Hem yaşamı yeniden üretir; hem de kalitesini artırır.
Bugün kendimize eski dostları, yetirdiklerimizi, kırdıklarımızı, ayrılıklarımızı düşünelim.Dostlara karşı yanlış yapmışsak, telefon kadar yakımızda olduklarını bilerek bir “Alooo” diyelim. Dostlukları yeniden üretelim ki, insanlık da yeniden üretilsin !