Eskişehir’de orta sınıfın durumunu analiz etmek için sayıları, görselleri ve kavramları hemen yarın üretmeye ve sorgulamaya başlamalıyız.
Zamanın ruhunu yansıtan temel eğilimlerden biri de, okumadan, anlamadan, tartışmadan, sadece duyduklarımızın peşine takılan kitlelerin giderek çoğalması.
Küreselden yerele olup bitenleri izlemeye çalışıyorsanız:
• Kitap gibi ayrıntı anlatan uzun metinleri okuyanlar hızla azalıyor.
• Yazılı medyada manşet ve spotları okumakla yetinenler çoğalıyor.
• Olay ve olguların “ileriye ve geriye bağlantılarını” merak etme düzeyi düşüyor.
• Anlamak için “çapraz sorgulama”ya zaman ayıranların oranı düşüyor.
• Arka plan gelişmeleri “dikkat sürelerini” kısaltıyor.
• “Pragmatist sığlık” hızla “kurnazlığa” yöneliyor.
• “Sindirilebilir içerik”, “derin düşünce”ye tercih ediliyor.
• Sloganlar, ciddi fikirlerin yerini alıyor.
• İlke, kural ve yasaya uymaya zihninde izin verenlerin sayısı artıyor.
• Kurumlar ve ritüelin yarattığı “güven” hızla aşınıyor.
• Öngörme ve önlem alma disiplininin gereği olan “zamanın ruhunu okuyabilmenin” kök hücreleri olan “entelektüeller” ve “yaratıcı ve yapıcı seçkin azınlıklar” nedret haline geliyor.
• Ölçme, sayma, görselleştirme ve kavramsallaştırmaya dayalı “gözetim ve denetim disiplini”ni ciddiye alanlar yok oluyor.
Büyük dönüşümde kötü yönetimin yarattığı tuzaklar hem çeşitleniyor hem de sayıları hızlı bir biçimde artıyor.
Polonya ve Vietnam Dosyası
Okumadan, araştırmadan, karşılaştırmalar yapmadan, katılmadan, paylaşarak çoğaltmadan hem günü yaşamaya hem de daha sağlıklı bir gelecek inşasına değer katabilir miyiz?
Son birkaç aydır analizlerine güvendiğim insanlar Vietnam ve Polonya’nın yarattığı başarıdan sıklıkla söz ediyor.
Her zaman yaptığım gibi söz konusu iki ülkeyle ilgili bir “arşiv dosyası” açtım. Önceliği Polonya’ya veriyorum. “Polonya Dosyası” kabarıyor. Raporlar ve ciddi makaleleri okuduğumda şu soru aklıma geliyor:
Ülkemiz ve Polonya aynı zaman kesitinde, aynı küresel gelişmelerin etkisi altında; farklı sonuçlar nereden kaynaklanıyor?
Bilgilerim olgunlaşınca sizinle paylaşacağım. Yanılabilme özgürlüğünü kullanarak ilk izlenimimi sorarsanız, yanıtım şudur:
İyi yönetim ve iyi eğitim, ülkelerde işlerin iyi gitmesinin etkili gücü.
Yerel Seçim Uzak Değil
Yerel seçime üç yıldan fazla zaman olduğunu biliyorum; ama iyi yönetim ve eğitim için üç yıl yeterli değil. O nedenle:
• Eskişehir’de kiracı, kira ve konut arzını şimdiden tartışmalıyız.
• Kentin emeklileri için ne yapabileceğimizin dosyasına hâkim olmalıyız.
• Eskişehir’de orta sınıfın durumunu analiz etmek için sayıları, görselleri ve kavramları hemen yarın üretmeye ve sorgulamaya yönelmeliyiz.
• Yaşlı bakımı ve çocuk rehabilitasyonu konusunda kent bilinci yaratmanın zihinsel gereklerini yerine getirmeliyiz.
• Ev gençlerinin kendilerine, ana-babalarına, topluma olan güvenlerini kazanmaları için yapılması gerekenleri planlamalıyız.
• Ücretleri azalan ama işleri artan işçilerin hak ve çıkarlarıyla ilgili bütünsel bir bilgiye ve derinliği olan bir anlamaya ulaşmalıyız.
• Nüfus hareketlerinin Eskişehir özelini araştırarak, kırsal kesimin sorunlarını, kent akışlarının tıkanma olasılıklarını, kaynak kullanımı etkinlik ve verimliliklerini tartışarak ortak aklın gücünü yaratmalıyız.