Aslında başlığın ikinci satırındaki sorunun yanıtını, yazının yayınlandığı günün geç saatlerinde öğrenmiş olacağız. 
Gerçi CHP’nin olabildiğince demokratik yapısı itibariyle 100 yıllık tarihi süreci içinde yaptığı tüm kurultaylar “tarihi nitelikte” olagelmiştir ama bugün başlayıp iki gün sürecek bu son kurultay rahatlıkla öyle nitelendirilebilir. 
Şöyle kabaca özetlersek; 
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ilanı ile birlikte Cumhurbaşkanı seçilmesiyle partinin başında, hep yakın çalışma arkadaşı İsmet İnönü olagelmiştir. O süreçte İnönü’nün karşısına ciddi bir rakip çıkmamıştır. 
Demokrat Parti’nin iktidar olduğu 50’li yılların tamamında, 27 Mayıs İhtilali ile başlayan 60’lı yılların da bütünü hep İsmet Paşa’nın genel başkanlığı ile geçilmiştir. 
Ta ki Bülent Ecevit’in, kurultay yılında, yani 12 Mart 1971’de “Ordu Muhtırası” olarak bilinen müdahalesine kadar. Merhum Ecevit bu müdahaleye “Benim için yapıldı!” diyerek CHP Genel Sekreterliğinden ayrılıp, diğer siyasi liderlerle siyasi yasaklı yapılarak mücadeleye başlamış. 1972’de Genel Başkan, 1973 seçiminde de CHP’yi birince parti (yüzde 33 oy) konumuna yükseltmiş bir figür olarak siyasi tarihte yerini almıştır. 
Erdal İnönü Baykal Derken… 
Uzatmadan özetlersek, Demokratik rejim ve CHP’nin siyasi tarihi 960-71-80 yıllarındaki ordu müdahaleleri ile, (diğer köklü partiler dahil) sonlanacaktır. Sonuncusunda bütün siyasi partiler yasaklanmış, kapılmıştır. Ancak Özal iktidarının karşı çıkmasına karşın halk oylamasıyla açılacaktır.
sonraki süreci de özetlersek, Erdal İnönü Başkanlığındaki SHP, yeni bir parti olarak CHP’nin yarattığı boşluğu başarıyla doldurmuş, tekrar DYP’nin başına geçen Süleyman Demirel ile başarılı bir koalisyon kuracaktır. Bülent Ecevit ise 1987’de tekrar açılan CHP’ye veda ederek, öncesinde eşi Rahşan Ecevit’e kurdurduğu DSP’nin genel Başkanı seçilecek, ölesiye dek bu görevi sürdürecektir. 
CHP’nin önemli figürlerinden Deniz Baykal’a gelince. O da Erdal Bey’in liderliğinde SHP’nin genel sekreteri olarak  siyaseti sürdürecek, bu arada iki kez SHP Genel Başkanlığına aday olacak ve kaybedecektir. Ancak Deniz Bey, tekrar açılan CHP ile SHP’nin birleşmesi sonucu CHP Genel Başkanlığına seçilecek, bu görevi 2010 tarihine kadar sürdürecektir. 
Kılıçdaroğlu Dönemi Başlıyor.
CHP’nin bu dönem kesiti bir kitap konusu olacak kadar geniş bir tarihi kapsıyor. Biz bu kadar özetleyebildik. Bundan sonrası ise Deniz Bey’in, AKP orjinli  FETO kumpası ile dramatik bir şekilde sona erdikten sonra genel başkanlık nöbeti sırası Kemal Kılıçdaroğlu’na gelecektir. 
Burada da, 2010’da seçildiği CHP genel başkanlığını 2014, 2016, 2018 ve 2020 yıllarında yapılan Kurultaylarla perçinleyen Kılıçdaroğlu, liderliğini yaptığı “6’lı Masa” ittifakı ile girdiği son genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimini (Yüzde 48) kaybedince, tabiri caizse CHP’de “Büyük Kıyamet” koptu!
Önce İstanbul Belediye Başkanlığı süresinde güçlü bir siyasi figür haline gelen Ekrem İmamoğlu “Parti de değişim” sloganı ile ön plana çıkacaktır. O’na destek ise partinin Meclis grubu başkanı Özgür Özel’den gelecek ve “İmamoğlu destekli” genel başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip olarak sahnede yerini alacaktır. 
Her iki taraf da oldukça iddialı. Başta belirttiğim gibi “iddia sahiplerinin” durumunu bugün kurultay delegeleri belirleyecek, biz de bu akşam sonrası öğrenmiş olacağız!..
-------------------------------------- 
Hatipoğlu Bombası!..
Yukardaki yazıya “nokta koymak” üzere iken bir dost aradı:
“-Hüsnü Abi haklı çıktın! Milletvekili Nebi Hatipoğlu İYİ Parti’den istifa etti.” 
Bir an duraksadım. Yakın çevreden diğer başka dostlarla da bu kanaatimi paylaşmıştım gerçekten… Ama doğrusu istifanın bu kadar kısa (5 ay) sürede olabileceğini sanmıyordum. Partisine katkı anlamında (!) “Her halde yerel seçim sonrası olur.” düşüncesindeydim.
Bir sonraki yazımın konusu bu olsun!.. 
-------------------------- …      ------------------------------