Zorunlu “kısa izin” sürecinde, her zaman ilgili olduğum bir konuyu atlamışım. Konu kısaca, ülke ölçeğinde ortalama aşamayı çoktan geride bırakmış, adeta tarihsel bir süreç;

-Eskişehir’in sanayileşme atılımları!..

Bir şekilde konuyu irdelemem gerektiğinde, doğruluğuna inandığım bir yorumumu eklemeyi ihmal etmem;

-Eskişehirli girişimci kendi yağıyla kavrulmayı öğrenerek gelişmeyi sürdürebilen deneyimdedir…

Bunu söylerken, başta “teşvikler” olmak üzere gelmiş geçmiş bütün hükümetler, dolayısıyla “devlet baba” katında “üvey evlat” muamelesi görmesini anlatmak istemişimdir. Sanayicilerimizin genel yakınması da bu yöndedir…

Ancak bu yorumun bir istisnasını da hiç unutmam ki, o da Cumhuriyet’in ilk yıllarında Eskişehir’e yapılan “devlet yatırımlarının” ülke ve kent ekonomisine katkıları. Onlar ki ilimizde sanayileşme, bu yolla üretme bilinci, nihayet kalifiye emek gücünü yaratabilmiştir. Öyleyse bugün; özel sektör yatırımlarının temelinde de, o zamanların devlet tercihlerinin katkıları bulunur.

-Somut örneği Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’dir.

Avcumuzu yalar mıyız?..

Devamında gelmek istediğim noktayı yazının başlığında ifade ediyorum. Yine Sakarya’nın 1 Mart tarihli sayısının manşetinden ve ESO Başkanı Savaş Özaydemir’in konuşmasından alınma… Daha açıkçası uyarısından;

-Bursa malı götürürse Eskişehir yanar!...

Malı götürmek!.. Ne anlama gelir ki?..

Özaydemir’in önemsediği konuları vurgulama anında sıkça halkın ağzında yerleşmiş deyimlere başvurduğunu bilirim. Bu da onlardan biri. Sanayici üyeleri, konunun bütünü içinde ne demek istediğini anlamıştır elbet. Benim algıladığım;

-Malın büyüğünün birileri tarafından, alınıp götürüleceği…

Ya “Eskişehir’in Yanması”

Ateşler içinde” kalıp, kavrulması değil kuşkusuz!.. Yine benim algılayışımla;

-Kaçırdığımız fırsata yanar, pişman oluruz. Sonrasında dizlerimizi dövmenin anlamı kalmaz..

Bu gibi hallerde her daim geçerli bir halk deyimi de benden;

-Avucumuzu yalamak!..

Başkan Özaydemir’in, geçmişte yaşadığımız benzer türden “kaçan fırsatlardan” kaynaklanan deneyiminin sonucu olsa gerek…

Öyleyse “kaçabilecek” fırsat ne, ona bakalım.

Bizim bölgemizin adı BEBKA.

Kalkınma Ajansları, ekonomik literatürde (en azından bizim için) yeni bir tanımlama. Aynen 1960’ların ilk yarısında tanıştığımız “Devlet Planlama Teşkilatı” gibi. İlginci, 26 coğrafi bölgede DPT tarafından koordine edilmesi ve bir yasayla kurulmuş olması.

Sağdan-soldan edindiğim bilgilere göre Kalkınma Ajanslarının “resmi varlığını” duyduğumuzun üzerinden tam 10 yıl geçmiş.

Eskişehir’in bölgesi, Bursa Merkezli olarak Eskişehir ve Bilecik’ten oluşuyor. İllerin ilk harflerinden oluşmuş kısa adı, BEBKA!..

BEBKA’nın 2016 yılı Mali Destek Programının görüşüldüğü toplantının Eskişehir ayağında yapıyor bu uyarıyı ESO Başkanı Savaş Özaydemir. Vali Güngör Azim Tuna’nın başkanlığındaki toplantıda ETO Başkanı Metin Güler, Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan, AÜ Rektörü Naci Gündoğan ile onların temsil ettiği işadamı ve sanayiciler katılıyor. Ayrıca BEBKA’nın “İicra makamı” konumundaki Genel Sekreter Tamer Değirmenci de…

Malın değeri 12 milyon!..

Haberin ağırlığı Savaş Özaydemir’in üyelerine yaptığı uyarıyla ilgili. Şunları söylüyor;

Özellikle Havacılık ve Raylı Sistemler Kümelerindeki sanayicilerimizi uyarmak istiyorum. Bu sistemler Bursa’da da kuruldu. Bursalılar mali götürürse yanarız biz. Elimizi çabuk tutup yerel dayanışmayı ortaya koymamız gerekiyor.”

Görüldüğü gibi, görece sanayi yapımızın ağırlıklı olduğu iki küme Havacılık ve Raylı Sistemler. Bu kümeleri oluşturan sanayicilerin yeni projelerle 2016 teşviklerinden yararlanması gerektiğine dikkat çekiyor.

-Ortadaki malın değeri de az-buz değil, 12 Milyon YTL!..

Uyarının yerine ulaşıp, ulaşmadığını yakın zamanda öğreniriz. Zira başvurular Mayıs sonunda bitiyor. O nedenle Eskişehirli sanayicilere yakışır projelerle;

-Malın yüzde 35-40’ını olsun götürmek fena mı olur?!?!