“BekIe” deseydin, geImeyeceğini biIsem biIe bekIerdim. diyor, Özdemir Asaf.

Beklersin ya hani gözün hep kapıda olur.

Kulağın kapının tokmağında, zilinde sesinde olur.

Pencerede bakarsın, zaman geçmek bilmez.

Balkona çıkar, sokağı süzer, caddeyi izlersin…

Ama beklediğin bir türlü gelmez.

Merak içinde, dakikalar saatlere dönüşür.

Sonra peşine düşersin ve telefonla ama ulaşamazsın.

Ev dar gelir, üstüne üstüne yığılacakmış gibi duvarlar.

Sokağa çıkar, gideceğin yere hışımla yürürsün…

Beklediğin yere ulaştığın da ise peş peşe söyleyeceklerinin, bir anda dilinden döküldüğünü fark edersin.

Sizi karşılayana, neden gelmedi dersiniz…

Biraz boş ve anlamsız ne diyeceğini bilmeden, anlamaya çalışarak.

Nasıl yardımcı olabilirim…

Sonra bakar ve ‘’biz geldik ama siz evde yoktunuz’’ der.

İşte filmin koptuğu yer tam da burası.

Birçoğumuz günlük hayatta buna benzer durumlarla sıkça karşılaşıyoruz.

Artık, kargo beklemek sevgiliyi beklemek kadar zor.

Elbette bir çok firma işini düzgün yapıyor.

Ancak, teslimatta ki aksaklıklar.

Alıcının saatler boyu kargo bekleyişi.

Yüksek fiyatlar ve hasarlı kargolardan dolayı halktan gelen şikayetlerin ardı hiç kesilmiyor.

Biraz keyfi ama biraz da yeni yıl yoğunluğu olsa gerek.

Ama bize gelen şikayetlerin bir bölümü trajikomik olsa da kargolar konusunda ciddiye alınması gereken noktalar var.

Şikayetler konusunda, yetkililerin daha duyarlı, vatandaşın sorunlarına çözüm üreterek daha iyi hizmet vermesi arzu edilen en doğru yoldur.

Aksi takdirde, gelmeyeceğini bilsem bile beklerdim diyen şairin sevgiliyi beklediği gibi kargo gününüzü; her pazartesi, salı olduğu gibi çarşamba da umutla bekler, perşembeye, cumaya derken hafta bitti, ay bitti, yıl bitti gitti.

Hal böyleyken, yeni yılda da sürprizlerle dolu günler bekler mi bizi bilinmez ama sevgiliden çok kargo bekleyeceğimiz günler devam edeceği aşikar.