Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce'nin, geçenlerde 7'ncisi yapılan Yerel Reform Buluşmaları toplantısında dile getirdiği bir tespiti var.
***
Büyükşehir Belediyelerinin geleceğine yönelik yaptığı tespitte şunu söylüyor:
“İnsan haklarından, çocuk haklarından, kadın haklarından söz ediyoruz ama kentlerin de hakları var. Bugün kentler yağmalanıyor, giderek köhneleşiyor. Biz artık ruhu olmayan kentlere doğru hızla ilerliyoruz. Nereye gidersek gidelim birbirine benzeyen şehirlerle karşılaşıyoruz. O kentin geçmişini ve geleceğini yansıtan bir ruh göremiyoruz”
***
Böyle bir tespitin bir belediye başkanı tarafından yapılıyor olması son derece önemli.
Zira...
Şehirlerin yağmalanıp, köhneleşmesi ve birbirine benzeyerek var olan ruhunu kaybetmesinin temelinde mevcut ruhu korumayı öncelemeyen, şehrin 40-50 yıl sonrasını kestiremeyen, toplumsal faydayı gözardı eden ve rantın ön planda tutulduğu kararlar, imar düzenlemeleri ve yönetmelikleri hayata geçirmiş, belediye başkanları, belediye yönetimleri ve belediye meclislerinin bizzat dahli ve sorumluluğu var.
***
Aslına bakacak olursanız Eskişehir de Ayşe Ünlüce'nin sözünü ettiği “Ruhunu kaybetmiş” bir şehir konumunda.
Daha önce de dile getirdiğimiz üzere, Eskişehir, Vişnelik mahallesinde vişne, Bademlikte badem ağaçlarının kalmadığı, Akarbaşı'ndan çıkan ve akıp giderek porsuk çayına dökülen bir suyun korunamadığı, Hamamyolu'na bir tablo görüntüsü kazandıran derenin üzerinin asfaltla kaplandığı, Cadde üzerine verilen 7-8 kat bitişik nizam bina izinleri ile Tarihi Odunpazarı Bölgesinin adeta beton perde ile kapatıldığı, Anadolu üniversitesinin ilk tabelasının asıldığı binanın yıkılarak yerine lojman yapıldığı bir şehir oldu...
***
Sonrasında elbette yenilenen yüzüyle ve modern görünümüyle yeni bir çehreye, yeni bir ruhu yakaladı ama keşke o eski ruhu da muhafaza edilebilseydi...
Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere Ünlüce'nin şehirde var olanı koruma ve yağmalanma ile köhneleşmeye karşı durma adına ortaya koymuş olduğu anlayışı önemli buluyoruz.
Umarız bu anlayışı hayata geçirme adına direnç ve kararlılık ortaya koyan bir yönetim anlayışını sonuna dek sürdürür...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
1-514

2-418
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

KENDİNİ BİLE TEMSİL EDEMEYEN MİLLETİN TEMSİLCİSİ!

İBB'ye düzenlenen 5. dalga operasyonları kapsamında tutuklanan ve görevden uzaklaştırılan CHP'li Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe'nin yerine mecliste başkanvekili seçimi yapılıyor.
***
Seçimi, mecliste çoğunluğu olan AK Parti'nin adayı Eray Karadeniz kazanıyor ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkan Vekili oluyor.
***
AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, katıldığı canlı yayında, konuya ilişkin yorumda bulunurken, tutuklandığı için görevden uzaklaştırılan belediye başkanı Hakan Bahçetepe'nin CHP'den istifa edip AK Parti'ye geçtiğini sanıyor.
***
Milletvekili Böhüler, "Belediye başkanının AK Parti'ye geçerek çok daha iyi hizmet edeceğini düşünüyorum Hakan Bey'in. AK Parti'ye hoşgeldin diyorum kendisine." diyor...
***
Demek ki Dünya'dan, ülkeden, gündemden bu kadar bi haberler...
Demek ki halktan, olaylardan bu kadar kopmuş haldeler...
Demek ki, bırakın milleti temsil etmeyi, kendisini bile temsil edemeyecek durumdalar...
Demek ki, fikri ve düşüncelerine ihtiyaç duyulmadığı için hiçbir şey bilmelerine de gerek olmayan bir konu mankeni konumundalar...

***
İşin kötüsü...

Hiçbir şey bilmesine gerek olmayan bu vekil, vekil olduğu sürece bizlerin vergileri ile her ay vekil maaşı alacak, vekilliği bitince de biz yine vergilerimizi birleştirip hanımefendinin 5-6 asgari ücret tutarındaki emekli vekil maaşını ödeyerek, ölene kadar besleyeceğiz...

Bu arada, AK Parti bu vekilin, mecliste bu güne kadar kullandığı tüm oyları kontrol etmeli. Zira, hanımefendi dünyadan bi haber bu hali ile partisinin mecliste verdiği önergelere ret, muhalefetin verdiği önergelere kabul oyu vermiş olma ihtimali kuvvetle muhtemel!

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
T V
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BİZDE HEPSİ TAM YETKİLİ...

-Parti üyesi delegeye “Beni, benim isteklerim doğrultusunda temsil et” diye yetki verir…
-Parti delegesi, parti yönetimine…
-Parti yönetimi, genel başkana…
-Oda, Dernek, Kulüp üyesi, başkan ve yönetime…
-Vatandaş, Belediye başkanları ve Milletvekillerine
-Seçmen ise ülkeyi yönetenlere yetki verirken, söz konusu yetkiyi “Beni, benim isteklerim doğrultusunda temsil et” diye verir…
***
Yani…

Verilen her yetkide, yetki verenin ortaya koyduğu bir şart vardır aslında…
O şart; “sana yetkiyi veriyorum ama sen bu verdiğim yetkiyi kullanırken önce benim isteklerimi, çıkarlarımı ve düşüncelerimi dikkate alacaksın” şartıdır…
Ama-fakat-lakin…
Her şey yetkiyi alıncaya kadardır bizim ülkemizde…
Yetkiyi eline alanlar, bu yetkiyi kullanırken, kendisine bu yetkiyi verenleri dikkate dahi almaz…
Yetkiyi canı nasıl istiyorsa, işine nasıl geliyorsa ve hiç kimse umurunda olmadan kullanır…
Kendisine yetki verenlere “siz nasıl düşünüyorsunuz? Ben şimdi ne yapayım? Nasıl bir karar vereyim?” diye sormayı fuzuli bulur.
Hiçbir zaman yetkiyi veren adına düşünmez…
Çünkü…
O artık kendince tam yetkilidir.