Covid-19 salgını devam ederken, aşı için sırasının bir an önce gelmesini bekleye duralım, sırası geldiği halde aşı olmayan da ciddi bir kesim var. Salgınla mücadelenin başarılı olması için yüksek oranda aşılama yapılması gerektiğini, aksi takdirde hem sürü bağışıklığının sağlanamayacağı hem de uzun vadede oluşacak yeni oluşacak varyantlarla aşıların etkisiz kalacağını, uzmanlar uzun zamandır söylüyor. Yani herkesin aşılanması elzem.
Sırası geldiği halde aşı olmayanların, aşı olanlara göre kısıtlamalara tabi tutulacağı söylentileri ile birlikte, zorunlu aşı uygulamasının olabilirliği de tartışılmaya başlandı. Peki, zorunlu aşı mümkün mü? Zorunlu aşı vücut dokunulmazlığına, temel hak ve özgürlüklere aykırı mı?
Anayasamızın 17. Maddesi “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” ifadesini içeriyor. Yani anayasa, tıbbi zorunluluk olması ve kanunla düzenlenmesi halinde kişinin vücut bütünlüğüne dokunulmasına imkân tanıyor. Elbette bu müdehalenin ölçülü olması da şart. Ancak belirtelim ki Umumi Hıfzı Sıhha Kanunu da dahil olmak üzere Türkiye’de henüz zorunlu aşı yapılmasını düzenleyen bir kanun bulunmuyor.
Vücut dokunulmazlığı ile ilgili hukukumuzla ilgili diğer mevzuat ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yorumu önemli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ukrayna’da kendisine rızası dışında difteri aşısı yapılan bir kişinin açtığı dava neticesinde, kişinin sağlığı için risk oluşturan bir durumun olup olmadığının sağlık personelince araştırılması, kişinin sağlığının tehlikeye atılmaması şartıyla toplumu hastalıklardan korumak ve toplum sağlığını gözetmek amacıyla aşı yapılabileceğini, bunun hak ihlali olmadığına daha önce hükmetmiş. 
Neticeten, zorunlu aşı uygulaması kanunla düzenlendiği, aşı olmak istemeyen kişi için zorunlu aşı uygulamasının bir risk oluşturmadığı tespit edilebilen durumlarda uygulanabileceği anlaşılmaktadır. Şunu da eklemek gerekir ki, zorunlu aşıdan kastedilen aşı olmayan kişiye ceza uygulanması veya toplumu korumak için kişinin hayatına kısıtlama getirilerek pasif bir zorunluluk uygulanmasıdır. Devletin aktif bir şekilde zor kullanılarak ve kişinin kolunun bacağının tutularak aşı yapılması her halükarda temel özgürlüklerin ihlali niteliğinde olacaktır.
Aşılar ve aşıların güvenliği ile ilgili olarak toplumun aydınlatılması, bu konudaki bilgi kirliliğinin engellenmesi ve konuda uzman olmayan veya halkı yanlış bilgilendiren kişilere yaptırım uygulanması da devletin görevidir.