Geçen hafta “yeni nesil üniversitelerin” önemine değinildi. Bu yazıda yerel seçimlerde, yerel yönetimler ile üniversiteler arasındaki iletişim-etkileşim, ekosistemde yerel yönetim ile üniversite ilişkilerinde üretici ve asalak etkenler bağlamında nelere özen göstermek gerektiği üstüne düşündüklerimizi paylaşalım.
Çiğir açıcı olacağı beklenen “antrobot” – insan hücrelerinden yapılan küçük robotlar- geliştiren Gizem Gümüşkaya’nın Uğur Kocabaş’la – Öksijen,s.152- söyleşisinde önemli bir not düşüyordu: “ Gördüğüm en ilginç akademik yenilik her şeyden önce yüksek eğitim seviyesinde – hatta bazen lisans seviyesinde dahi- müfredat diye bir olayın olmadığı. Herkes ilgisi dahilinde istediği fakülteden istediği dersi alabiliyor. Bu da branşlar arası problemlere odaklanma işini kolaylaştırıyor.“
Okuyuculardan anımsayanlar olacaktır; SAKARYA’ da “yeni nesil üniversiteler” üstüne çok sayıda yazıyla düşündüklerimi paylaştım: Eğitim-öğretimin, geleneksel programlar yerine, ihtiyaç-odaklı projelere dayalı bir gelişme gösterdiğini değişik yönleriyle ele aldım.
Özellikle üniversite bağlamıyla eğitim-öğretim konusunu sorguladığımızda yerel yönetimlerin ve yerel yöneticilerin sorumluluk alanının genişlediğini gözlüyoruz.
Üniversite kenti olma
Eskişehir özelinde gözlemlediğimizde, “üniversite kenti” olma özelliğini göz ardı edemeyiz. Kent ekonomisinin belli ölçüde üniversiten beslenmesini gözden ırak tutmamız bizi yanlış bir yöne sürükleyebilir.
Yerel yönetime aday olanların “üniversite algılarını” sorgulamak, oy verecek her kentlinin sorumluluğudur.
Adaylara sormalıyız:
• Geleneksel üniversitelerle yeni nesil üniversiteler hakkında ne biliyorsun? Seçilirsen üniversitelerimiz konusunda neler yapacaksın?
• Yılda en az iki kez üniversitelerle yerel yönetimlerin açık ortamlarda, birlikte neler yapabileceğini sorgulayan; bir önceki toplantının tutanak özetlerinin okunduğu, alınan kararların geribildirimin yapıldığı ve bir sonraki adımların belirlendiği bir gözetim- denetim sistemi kurulması hakkında ne düşünüyorsunuz?
• Proje-odaklı akademik çalışmaların artırılması, bu çalışmalarda kent sorunlarına odaklanan projelerle ilgili nasıl bir bağlantı, eletişim-etkileşim ve işbirlikleri öngörüyorsunuz?
• Eskişehir’in “üniversite kenti” kimliğini pekiştirme ve derinleştirme konusunda, akademik çalışmaların nicelik ve niteliğini artırıcı projeleriniz; bu projeleri oluşturacak bilgi ve fikirlerimiz var mı?
• Yerel yönetimler ile üniversitelerin yerelden ulusala, ulusaldan küresele birikimleri artırmak için mevcut altyapıların üretkenlik ve verimliliklerini artırma konusunda düşündünüz mü? Düşündüyseniz, neler öngörüyorsunuz?
Burun kıvırmak sorumsuzluktur
Daha onlarca soruyla kentin uzun soluklu gelişmesinde değer katacak bilinçli oy verme düzeyimizi yükseltebiliriz.
Hiç olmazsa bugüne kadar biriktirilen “fiziki sermaye stokunu” değerlendirmek için yerel yönetimlerle üniversitelerin kent sorunlarını ele alışını sorgulamamız toplumsal üretkenliğimizi bir ölçüde de olsa artırır.
Söylenenleri küçümseyerek burun kıvırıyorsak, kendimize ayna tutmalıyız: Zihni tembellik nedeniyle mı, bu konuları bilmediğimizden mi, ilgilenecek enerjimizin olmamasından mı, ilgisizliğimizden ve sorumsuzluğumuzdan mı, kuru gururla yarattığımız cehalet konforuna sığınmamızdan mı konuyu önemsemiyoruz? Yoksa bilgi odaklı sağlam gerekçelerimiz mi var?
İyi bir yurttaş, değerli bir hemşehri, tutarlı bir insan olmak ciddi bedel ödemeyi gerektirir. İşin sırrı o bedeli ödemektedir; gerisi kendini kandıran kasaba kültürünün yansımasıdır; hepsi o kadar!