İbni Haldun’la ilgili kitapları okuyorum: Yaşadığı dönemin olanak ve kısıtlarını, tarihsel birikimini , yaşadığı günlerdeki örgütlenmelerin ölçeğini sorgulama merakı, tutkulu ve kararlı bir insan aklının öngörme alanındaki sınırsızlığı şaşarak izliyorum.

Bilinçli etkilenmenin, sürükleyen merak ateşinin, amaç ve hedeflerdeki netliğin; elverişli iklim ve ortam yakalayan insan aklının gücünü kavramak isteyenlere çok geniş ufuklar açan bir bilgin. İbni Haldun’u ve yazdıklarını değerlendiren çalışmaları okumazsak zamanın ruhunu tam ve doğru anlayamayacağımızı da ikna oldum. Kararlı bir iradenin çağların ötesini yakalayan düşünceleri nasıl işleyebileceğini kavramak okuma ve yazma motivasyonumu yükseltti.

Amacım sizi İbni Haldun’un düşünce dünyasından farklı bir yere götürmek: Kozmosu, dünya ekosistemini ve insan doğasını sorgulayalım istiyorum.
Hepimizin oynamaya çalıştığı “tavla” üzerinden birlikte devleti/ mülkü, kazançları, kayıpları ve geçim yollarını, sanatı ve bilimi, kırsalı ve kentleri, egemenlik kurma yollarını, bolluğu ve kıtlığı, varlığı ve yokluğu, tek düzeliği ve çeşitliği, yaşam sürecinde ne varsa hepsini düşünelim, diyorum.
Sondan başlayalım: ABD’ye tavla geç dönemlerde girmiş bir oyun, ama hakkında çok sayıda doktora tezi yazılmış, düşünce üretilmiş, strateji kurgulanmış, taktik geliştirilmiş ve uygulamalar denenmiş.
Tavla oyunu üzerine düşünce üreten insanlara göre
bu oyunun çağların ötesinden gelmesi, yayılması ve çoğalmasının nedeni insan doğasında karşılık bulmasıyla ilgili.

Tavla oyunu “şans” kadar “beceri” de gerektiriyor.
Oyun “yüzeysellik konforuna sığınma” çekiciliğe kadar “ derin düşüncenin hazzını” da verebiliyor.
İnsan doğasındaki “ yarışma duygusu” ile “savaşma içgüdüsünü” bir arada tuttuğu için “zihni uyanık tutan” yönüyle ilgi ateşinin sönmesini engelliyor.
Tavla oyununda ustalaşmak, öğrenmenin bir an, ustalaşmanın her an istekli olmayı ge gerektiriyor.
Bir başka çekicilik etkeni, “dikkat ve özen gerektirmesi”: Ustanın, sabahtan akşama kadar bütün bildiklerini çırak ve kalfalara öğretmek, ertesi gün öğretecek bir şeyler bulmak olduğun kesintisiz sürdüren yapısı tavla oyununa ilginin ateşini harlatıyor.
Tavla oyunu, zamanı unutturarak “kişisel mutluluk alanını” genişletiyor.
Belki de tavla oyunu sessiz sedasız yaşamın para pul, eğlence, gösteriş, statü, güç, yaşama anlam katma örsünde dövülmenin birikim ve deneyimi onu merak alanımızda canlı kalmaya taşıyor.
Bütün kapıların kapandığı anda bile, zorunlu ya da rastlantı bir hareketin yaratacağı fırsat kapısının varlığıyla umudun ölmezliğini öğrettiği için ölmez bir oyuna sahibiz.
Bugünlerde dostlarınızla tavla oynayacaksanız biraz düşünün… Sizi “oyuna çağıran etki” ne? Sadece zaman öldürerek hoş vakit geçirmek mi, yoksa zihninizi diri tutmak mı?