Bayındırlık Bakanı Faruk Nafiz Özak...
Tarih: 5 Mart 2007 Eskişehir...

“52 kilometrelik Güney Çevre Yolu proje çalışması Nisan ayında bitiriliyor. Maliye Bakanlığı ödeneğini verecek. İhalesini bu yıl yapacağız”
***
AK Parti Eskişehir milletvekili Salih Koca...
Tarih: 3 Aralık 2014.
“Kuzey Çevre Yolu yapılacak. Yol Sivrihisar, Beylikova, Alpu ve Muttalip'ten geçerek, Eskişehir'i direkt İnegöl ve Bursa'ya bağlayacak”
***
AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Burhan Sakallı...
Tarih: 15Ağustos 2019.

“Eskişehir'in Kuzey ve Güney Çevre Yollarını 5 yıl içinde tamamlayacağız. 2 ayrı çevre yolu 2021 yılına kadar bitirilmiş olacak”
***
Bir vatandaşın sorusu üzerine CİMER'den gelen cevap...
Tarih: 12 Aralık 2019.
“Eskişehir'in Güney Çevre Yolu projelendirme çalışmaları halen devam etmekte olup, projelendirme çalışmalarının tamamlanmasından sonra diğer aşamalara geçilecektir”
***
Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turan...
Tarih: 29 Ocak 2020
“Güney Çevre Yolu projesi tamamlandı. Planlara işleyip, arazi tapulaştırmasını yapacağız. Bu işlemin hemen ardından ihalesini gerçekleştirip, inşaat başlayacak.”
***
Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu.
Tarih: 30 Ocak 2021
“Güney Çevre Yolunuzun yapılacağı müjdesini veriyorum.”
***
Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu...
Tarih: 15 Mart 2024

“Bizim daha önce başladığımız Güney Çevre Yolu projesi vardı. Şimdilerde bir de Kuzey Çevre Yolu projesi var. Kuzeyin çalışmasını da bitirdik. İlk iş olarak yatırım programına alacağız ve yakın zamanda da tamamlamayı hedefliyoruz”
***
İktidar partisi bakan ve milletvekillerinin 2007 yılından bu yana Eskişehir’e verdikleri alternatif çevre yolu sözlerinin bazılarını yazdık yukarıda.
Nasıl da bol keseden atmışlar değil mi?
Bu sözleri vermelerinin ardından Ankara’ya dönerken bu söylediklerine inandığımızı zannedip, kim bilir belki de “Nasıl da her defasında yiyorlar” demişler midir acaba?

Image2-3

,,,,,

ANADOLU DA YAŞANAN DEĞİŞİKLİK…

Süleyman Ekşi uzun yıllar Büyükşehir ve Odunpazarı belediyelerinde görev yapmış mühendis kökenli bir bürokrattı.
Emekli olduktan sonra, geçtiğimiz seçimlerde AK Partiden Odunpazarı aday adayı oldu.
Aday gösterilmemesine rağmen seçim süreci boyunca AK Parti’nin seçim çalışmalarına katılan nadir aday adaylarından biriydi.
Seçimin hemen sonrasında Süleyman Ekşi Anadolu Üniversitesi Genel Sekreterliği görevine getirildi.
***
Ekşi, o dönem Anadolu Üniversitesi Rektörü olan Fuat Erdal’ın karşı çıkacağı ya da tercih ettiği bir isim değildi.
Ancak hem milletvekili Nebî Hatipoğlu hem de il başkanı Gürhan Albayrak’ın referansı sonucu ikna olan rektör Erdal Süleyman Ekşi’yi Genel Sekreter olarak atadı…

Fuat Erdal’ın rektörlük görevinden istifa etmesinin hemen ardından Anadolu Üniversitesi rektörlüğüne Yusuf Adıgüzel getirildi.
Yeni rektör gelir gelmez, genel sekreter Süleyman Ekşi ile çalışmak yerine kendi tanıdığı bir ismi genel sekreter yapmak istiyordu.
Ancak, milletvekili Nebî Hatipoğlu’nun arkasında durması üzerine ilk başta bu istediğini yapamadı.
Ta ki önceki güne kadar.
***
Sonuçta rektör Adıgüzel, Süleyman Ekşi’nin genel sekreterlik görevinden alınıp, rektör danışmanlığına getirilmesi, yerine de genel sekreter olarak Abdullah Ecevit Öksüz’ün atanmasını sağlamış oldu.
***
Başından beri Süleyman Ekşi’nin arkasında duran milletvekili Nebî Hatipoğlu artık arkasında durmaktan mı vazgeçti yoksa Hatipoğlu’na sağken mi bu değişiklik yapıldı bilemiyoruz,
Belki de her iki taraf böyle bir formülde mi anlaştı bilemiyoruz.
Sonuçta, rektör Adıgüzel önceden tanıdığı ismi göreve getirmiş olurken, Süleyman Ekşi’ye de danışmanlık görevi verilip, her ne kadar perde gerisi tam bilinmese de herkesin gönlünün yapıldığı görüntüde sağlanmış oldu sanki…

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ZEKAMIZLA ALAY EDENLER YAPAY ZEKAYI BİLE İNANDIRAMIYOR.

Siyaset, ne yazık ki birkaç kişinin makam hırsının peşinden gittiği bir oyun alanı haline gelmiştir.
Kendi çıkarlarını koruma amacıyla, halkın iradesine darbe vuran bu geçişler, sadece bireylerin değil, toplumun da güvenini sarsmaktadır.
Yapılan sonuçta bir irade hırsızlığıdır.
***
Partisinden istifa ederek başka bir partide yer alan siyasetçiler, birer ihanet figürüne dönüşmektedir.
Bu tür geçişler, sadece siyasetçinin vicdanıyla değil, aynı zamanda demokrasinin vicdanıyla da çelişmektedir.
***
Çünkü, demokratik bir toplumda halkın iradesi kutsaldır.
Oylama, sadece birer tercihin ifadesi değil, bir güven sözleşmesidir.
Siyasi geçişler, bu güveni erozyona uğratmakta ve demokrasinin temellerini sarsmaktadır.
Ve nihayetinde, halk bir gün bu ihanetin hesabını soracaktır.
***
Seçmenin verdiği oy, sadece birer sayısal değer değil, vicdani bir tercihtir.
Bu tercihler, geçici çıkarların ötesinde bir anlam taşır.
Sonuç olarak:
Bir milletvekili ya da belediye başkanı, halktan aldığı oyu, “şimdi farklı bir yolda yürüyorum” diyerek satmamalıdır.
***
Not-Yukarıdaki yazıyı “Bir partinin oylarıyla seçilen milletvekilleri ve belediye başkanlarının istifa edip başka partilere gitmesini nasıl değerlendirirsin” diye sorduğumuz yapay zeka yazdı.
Partisi sayesinde oy alıp seçilen milletvekilleri ve belediye başkanları, çeşitli gerekçeler öne sürüp partisinden istifa ederek başka partilere gidiyorlar ya, aslında onların hangi amaçla istifa edip parti değiştirdiklerini herkes çok iyi biliyor.
Gördüğünüz üzere parti değiştirmelerinin asıl nedenini kimsenin bilmediğini zannederek “Artık o partide siyaset yapma imkanım kalmamıştı” gibi gerekçelerle zekamızla alay ettiğini zanneden irade hırsızları gördüğünüz üzere yapay zekayı bile inandıramıyor.


Image0-1
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,