Üniversitelerin yenilikçilik ve girişimcilik faaliyetlerinin teşvik edilmesi ve bu alandaki performanslarının ölçülmesi amacıyla TÜBİTAK tarafından her yıl hazırlanan bir endeks var. İsmi: Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi. Söz konusu endeksin 2025 yılı sonuçları geçtiğimiz ay kamuoyuyla paylaşıldı.
***
Listenin başında İstanbul Üniversitesi'nin yer aldığı endekste Eskişehir Teknik Üniversitesi 22, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ise 35. sırada yer bulabilmiş.
***
Her ne kadar yakışmıyor olsa da, ESTÜ ve ESOGÜ'nün sıralamaları neyse de, 2019 yılında 20. sırada, 2020 yılında 25. sırada, 2024 yılında 37. sırada yer alan Anadolu Üniversitesi, bu yıl ilk 50 üniversite arasına dahi girememiş.
***
URAP Üniversiteler başarı sıralamasında bu yıl 17 basamak birden düşerek 61. sıraya kadar gerileyen Anadolu Üniversitesi, yenilikçilik ve girişimcilik alanında da bildiğiniz büyük bir çöküşü yaşamaya başlamış.
***
Üniversiteler ile ilgili yapılan ve kamuoyuyla paylaşılan araştırma sonuçlarını sık sık köşemize taşıyor, böylece Eskişehir üniversitelerinin bu araştırmalardaki konumlarını sizlere aktarıyoruz.
***
Fakat emin olun, bunu yaparken zerre keyif almıyoruz. Bu araştırma ve sıralama sonuçlarında özellikle Türkiye'nin en köklü üniversitesi olan Anadolu Üniversitesi'nin önce bölünme, ardından da son yıllarda yaşadığı kötü yönetim sonucu geldiği konum resmen içimizi yakıyor!
ESKİŞEHİR'İN SU İLE İMTİHANI...
Faruk Şükrü, 1930 yılında Eskişehir ile ilgili bir kitap yazıyor. Söz konusu kitapta Eskişehir'in su meselesine de yer veriyor. Suyun temini ve tarım başta olmak üzere suyun kullanımıyla ilgili tespitlerinin de bulunduğu kitapta, Eskişehir'in aslında zengin su kaynaklarına sahip olmadığını, 1927-28 yıllarında şehrin büyük bir kuraklık yaşadığını ve bu yüzden suyun daha dikkatli kullanılması gerektiğini söylüyor.
***
Prof. Dr. Kemal Yakut, katıldığımız bir televizyon programına söz konusu kitabı getirerek yukarıda yer verdiğimiz bölümlerini bizzat okuyarak aktardı.
***
Ardından da şu soruyu sordu: “1930'lu yılların yazar çizerleri bu şehirde su ile ilgili bir planlama yapılması gerektiğini ve var olan suyun da dikkatli kullanılması gerektiğini özellikle dile getirip uyarmış. Biz bugün su sıkıntısı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Şimdi ben merak ediyorum, Eskişehir'in kısa, orta ve uzun vadede nüfusunun ne olacağını ve bu nüfusun ne kadar suya ihtiyacı olacağına dair bir planlama, bir projeksiyon var mı? Alternatif su kaynaklarını değerlendirme adına yapılan bir çalışma var mı?”
***
Soruya cevap verecek bilgi ve yetkinliğe sahip olmadığımız için önemli bulduğumuz bu soruya cevap veremedik elbette ama cevap yerine öneri, aynı programda yer alan CHP önceki dönem il başkanı Recep Taşel'den geldi.
***
Taşel, eğer alternatif su kaynağı imkanı yoksa yapılacak tek şeyin, var olan su kaynağını verimli hale getirmek ve suyun daha dikkatli kullanılmasını sağlamak olduğunu söyleyerek, “Örneğin benim bildiğim, iki büyük park dışındaki parkların tamamına yakınında şebeke suyu kullanılıyor. O yüzden başta belediyeler, suyu tasarruflu kullanma ve kullandırma adına adımlar atmalı, şehrin de bu konuda hassasiyet sahibi olması adına çaba harcamalı.” dedi.
***
Görünen o ki; Eskişehir, önümüzdeki süreçte susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalacak iller arasında muhtemel bir şehir. Yani, önümüzdeki süreç Eskişehir'in susuzlukla mücadelede ciddi bir imtihan vereceği bir süreç olacak. İşte bu imtihan sürecine katkısı olur düşüncesiyle Prof. Dr. Kemal Yakut'un sorularıyla Recep Taşel'in önerisini önemli bulduk. Belki de meseleye ve sürece bir şekilde katkısı olur düşüncesiyle de paylaşmak istedik.
TOPLANTI YOK, GÖSTERİ YOK, YÜRÜYÜŞ YOK AMA GÖZALTI VAR!
2013 yılı Gezi Parkı eylemlerinin belki de en akılda kalan eylemi “Duran Adam” eylemiydi.
Polisin eylemcilere karşı yoğun müdahalesinin yaşandığı süreçte bir performans sanatçısı kıpırdamadan durarak bir eylem gerçekleştirmiş, buna rağmen gözaltına alınmıştı.
İşte o eylemin bir benzeri 12 yıl sonra Taksim Meydanı'nda tekrarlanmış. 18 genç, Gezi Parkı eylemlerinin 12. yıl dönümünde, Taksim Meydanı'nda durarak eylem gerçekleştirmişler.
Netice: Yine gözaltı!
Üstelik...
Toplantı yok, gösteri yok, yürüyüş yok...
Ama gözaltına alınma gerekçeleri, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet!