Öyle olduğu anlaşıyor, desem sanır bana hak veren çok kişi olacaktır!..
Özellikle de mevcut iktidarımızın son 15 yılında çıkardığı, ya da değiştirdiği “Maden Kanunlarına” bakılırsa… Neredeyse ülkenin dört bir yanı “köstebek ordularını” andıran yerli-yabancı sermayenin talan alanı haline dönmüş durumda…
Bunun yanı sıra güzel ülkemin yerüstünde akıp duran irili ufaklı nehirler, derelerin aynı sermaye sahipleri tarafından yok edilmesi de yeraltı talanına eklenince… Neymiş:
-Ülkenin elektrik üretimi arttırılacakmış HES’ler sayesinde!...
Dereleri, akarsu kaynakları yok edilecek, yakın çevrelerindeki güzelim doğa ölüme terk edilecekmiş kimin umurunda?..
Eğe köylülerinin yası, zeytin yasası.
HES’ler bu yağmanın ayrıntısı sayılabilir köstebeklerin yeraltı, yerüstü talanlarının yanında. Yıllardır sürüyor talan mücadelesi!.. Bir yanda toprağını, doğasını ve de yer üstündeki varlıklarını (Zeytinlikleri, meraları ve su kaynakları) korumak mücadelesi veren yöre köyler halkı, diğer yanda biz buralarda “maden arayacağız, ülke ekonomisine katkıda bulunacağız!” varsayımını öne süren kapitalist sermaye grupları.
Ve en ilginci, bu mücadelede köylülerin yanında olması gereken iktidarın komisyonlarda muhalefete dönüp “siz karşı çıkacaksınız, biz iktidar gücüyle buraları halktan alıp, sermaye gruplarına vereceğiz” inadındaki meclisteki “Birleşik Cephe!”
Kuzeyden güneye Eğe bölgesinde 30 kadar köyün kadınlı-erkekli ahalisi yörelerinde yaptıkları eylemden sonra, yasanın mecliste görüşüldüğü şu günlerde TBMM’nin önünü adeta mesken tutmuş haldeler ama umutsuz direniş!
-Zeytin yasası, köylülerin istediği biçimde bir değişikliğe uğramadan geçti, geçiyor!
--------------------------------------
Sakarya vadesi de direnişte!
İnanılır gibi değil ama Eskişehir’in Sakarya vadisinde de “zeytin yasasının” yası ve mücadelesi sürüyor.
Neden dersiniz doğa, toprak ve ürün talanı Ege’den binlerce kilometre uzaklıktaki Orta Sakarya vadisinde çevrecilerin ve köylülerin aynı amaçlı tepkisi devam ediyor.
-Onlar da yeni yeni oluşturmaya başladıkları zeytinliklerini koruma mücadelesinde.
Bu yörenin insanları bilir. Yani Eskişehir ve Bilecikli kişiler. Eskişehir’in iki ilçesi Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçeleri ile Bilecik’in İnhisar ve ötesindeki köylüleri uzun yıllardır Eskişehir başta İstanbul ve Ankara’nın Sebze ve meyve deposu konumundadır. Ve son yıllarda köylüler yerinde bir tercih olarak zeytinciliğe de önem verir oldular.
Doğrusu bu gelişmeyi ilk kez Büyükşehir Belediyesi seçimleri öncesinde adayımız ve halen başkanımız sayın Ayşe Ünlüce’den duymuştum. Evet köylünün bu yönelimini bun de uzaktan gözlüyor ve biliyordum. Ama bu denli geliştiğini sanmıyordum!..
Başkan Ünlüce seçim vaatlerini sıraladığı bir toplantıda konuya ilişkin şunları söylüyordu:
“- Orta Sakarya vadisinde, yani Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerimiz ve çevre yerleşimlerde başlayan Zeytincilik faaliyetlerini belediye olarak destekleme kararındayız. Özellikle yağlık zeytin üreten köylülerin ihtiyacını karşılamak üzere küçük çaplı da olsa bir Zeytinyağı fabrikası kurma niyetindeyim.”
Gördüğüm kadarıyla bu vaat yerine gelmiş, tesisin kuruluşu gerçekleşmiş. Belediye Marketlerinde kaliteli Zeytinyağı, Eskişehir halkının tercihine sunulmuş bulunuyor.
Niyetim, sonbahar aylarında vadiyi adım adım dolaşıp, gelişmeleri yerinde gözleyip, haberleştirmek!..
***
Biliyorsunuz elbet! O bereketli topraklar da kıymetli maden ve altın arayıcılarına peşkeş çekilmek üzere…
-Eğe ahalisi gibi sen de diren Eskişehir!..