Kiralık bir binada bile olsa bir odaya, bir masaya ,bir sandalyeye  sahip olmanın rahatlama yarattığını gözlemliyordum. 
    Orhan Hoca’nın  Eskişehir’deki  deneyimleri  kendisini  İİTİA’nın  mülkü olan iyi bir altyapıya sahip olmasını motive ediyordu. Öğretim üye ve yardımcılarının fiziki altyapı bahaneleri olmamalıydı; diğer yönetim sorunlarını çözmek nihayetinde yasa ve yönetmelik işiydi; asıl önemlisi öğretimin kalitesini yükseltmekti.
    Hoca ile sık sık durum değerlendirmesi yapıyorduk. Bazı öğretim üyeleri ve yardımcıları gücümüzün yettiği kadar destek verebilmek için istekliydik.
    Orhan Oğuz  eskilerin anlatımıyla “nev-i şahsına münhasır” bir insandı. Kişiliğini oluşturan iki özellik dikkatimi çekiyordu: Birincisi, zihninde  projeleri her zaman diri tutuyordu. Projeleri hayata taşımak kendisini motive ediyordu. İkincisi de, belli görüş ve inançları vardı, ama asla bağnaz biri değildi.
    Ülkemizde  hangi düşünceden olursa olsun, “tek yolcu” ve “tek  doğrucu” bağnazlıklar nice yetenekli insanımızı harcadığını bilmeyen var mı?
 Durum Zihinlerde  netleşen projeler
    Günlük söyleşilerde ya da gündemli toplantılarda yapılan konuşmaları, umutları, beklentileri ve zihinlerde netleşmiş olan projeleri not etmeye başladım.
    Orhan Hoca’nın zihninde 5 projenin öncelikli olduğu anlaşılıyordu:
•    İİTİA Bütçesi ihtiyaç olan işleri yapabilmek için nasıl artırılabilirdi?
•    Sultanahmet’de yangın atlatan binanın restorasyonu nasıl  hızlandırılabilirdi?
•    Öğretim üye ve yardımcılarının artırılabilmesi için gerekli kadrolar nasıl alınabilirdi?
•    İİTİA ve diğer akademilerin üniversiteye dönüştürülmesi nasıl sağlanabilirdi?
•    İİTİA  büyük bir kampüs  alanı için yer tahsisinin  peşine düşmeliydi.
    Öncelikli projeler  için birer dosya açtım: Projelerin hayata taşınabilmesi için süreçlerin hangi bileşenlerden oluştuğunu, teknik ve bürokratik sorunların aşılmasının yol ve yöntemlerinin neler olduğunu deneyimli insanlara sorarak öğrendim.
    En ivedi  sorunumuz  olan gerekli ödenekleri  alabilmemiz  için TBMM Bütçe Komisyonu  işleyişi  önemliydi. Bir de yangın atlatan tarihi binanın mimarların hazırlanması gereken teknik resimlerinin ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun onayı çok ciddi izlemeyi gerektiren sorunumuzdu. 
    Projelerin hepsinde kendine özgü yol ve yöntemlere ihtiyaç vardı. Ön-araştırmaları iyi yapar, dosyaları  “bahane üretilmeyecek” kadar iyi hazırlarsak, ilgilerle yüz yüze görüşmeler yaparak sorunu iyi anlatırsak çözümler hızlanabilirdi.
    Dosyaların içerikleriyle ilgili belli bilgi düzeyine eriştikten sonra  Orhan Hoca, Tuğrul Savaş ve Suat Yavuz’un da bulundukları  bir toplantıda kendisine ayrıntılı bilgi verdim.
İçten bir soru: Bunları nerde öğrendin?
    Hafta içinde  toplantı yapıldı. Hoca  anlattıklarımı büyük bir dikkatle dinledi. Özellikle de ilgili öğretim üyelerini, başkan yardımcılarını ve öğretim üye yardımcılarını, idari kadroyu bilgilendirerek çalışmaları yürütmeyi önerdim. Geçmişten gelen alışkanlıklar insanları “olumsuz düşünmeyle”  itmişti. Hangi proje anlatılsa, dudak altında gülümsemeler oluyor; açıkça da  projelerin hayata taşınamayacağı söyleniyordu.
    Toplantı sonrasında  Orhan Hoca, “Anadolu yakasında bir işi var. Birlikte giderim, sonra seni vapura bırakırız” dedi. 
Bahçelievler’den  Anadoluhisarı’na taşınmayı planladığım için  gidip ev sahibi ile görüşebilirdim.
İncirli’den yola çıktık. Trafik de vardı. Yolda değişik konuları konuşurken  aniden sordu: “Sen bu işleri gazetede mi, ESO’da mı öğrendin?”
    Zihnimde birikmiş olmalı ki şu yanıtı verdim: “ Önce yaptığımız iş kişisel değil, kamu yararı. İnsanlara sizin önderliğinizde bir değer katıyoruz. Asistan arkadaşlar oda, masa ve sandalye sahibi olunca omuzları dikleşti. Yeni projeleri de hayata taşırsak ülkenin çocuklarına daha hizmet üretiriz. Böylesi bir amacı ciddiye almamak bize uygun düşmez…Bir de siz beni bir idealimi test etmek için alıp buraya getirdiniz. Her şeyin bedelini düzgün önemeliyim…”    
    Orhan Hoca gerçekten duygulandı. Otomobilin sürücüsü İsmail ile göz göze geldik: Gözleri buğulanmıştı…
    Beni Üsküdar’a bırakırken Ohan Hoca, hafta ortasında   bütçe konusunu nasıl ele almamız gerektiğini ayrıntılı bir şekilde tartışacağımızı söyledi. “Elindeki notları zenginleştir; konuyla ilgili ayrıntı bilgileri edin,  bazı taktiklerle ilgili  düşünelim”  dedi.