İnsanoğlunun  toplumsal  yaşamının dirlik ve düzenini belirleyen önemli  yetkinliklerinden  biri  “ölçeklendirme” kavramıyla açıklanır.

Ölçeklendirmenin  özünde de  toplumsal yaşamın temel değişmezlerinden  biri olan “aşırı ve noksan değerlendirmeden kaçınma ilkesi” vardır. İşin sırrı  her zaman “dengede” saklıdır. 

 “ Tanrı Matematikçi mi?”  adlı ünlü kitabında  Mario Livio, “ Her türlü  fiziksel nicelik ve hatta  insan özellikleri  bile  sayısal  dağılım olarak  ‘normal’ eğrisini  takip eder” der. Albert-Laszlo Barabasi’de  “Bağlantılar” adlı eserinde  büyük sayılar söz konusu olduğunda, doğanın asla kritik eşiklerde durmayı sevmediğini, “normal eğrisine” dönüş yaptığını belirtir. Doğanın düzeni, ortalamanın, başka bir  anlatımla,  bir veri  dizisindeki merkez değerinde  toplanır. Bu  doğanın  düzeninden kaynaklanan  dengesini sağlar ve kendini yeniden  üretme  döngüsünü  güven altına alır.

İnsan yaşamında  da “aşırı ve noksan değerlendirme”  aynı sonucu yaratır. “Benden bir şey olmaz” diyen  özgüven eksikliği, merakımızı törpüler, güdülerimizi  köreltir, sevdalarımızı yok eder; önümüze çıkan fırsatları  değerlendirmemizi  engeller. “Ben en büyüğüm” böbürlenmesi de, egomuzu şişirir, akıl gözümüzü  körleştirir, kendimizden başka bir şey görmeyen  ben merkezcilik batağına sürükler; bizi işbirlikleri yaparak  fırsatları  değerlendirmenin  zenginlik üreten aydınlık yolundan uzaklaştırır.

“Denge”  her zaman  aklın süzgecinden geçirilmiş  “ölçeklendirme” gerektirir.

Bizim ilgi alanımız olan  iş dünyası  bağlamında  ölçeklendirme, Marco Iansiti ve Karim R. Lakhan’ın “Yapay Zeka Çağında  Rekabet” adlı dilimize yeni  aktarılan kitaplarında  şöyle  tanımlanır : ” Müşteriye olabildiğince fazla değeri, olabildiğince  düşük maliyette sunmayı saptayacak  bir  operasyon modeli tasarlamayı gerektirir.”

Aşırı ve noksan değerlendirmeler nedeniyle  kaynak kayıplarına uğramak istemiyorsak, hayatın bütün alanlarında  “ölçeklendirmenin önemini”  derinliğine  kavramalıyız.

Ölçeklendirme, herhangi bir  mal ve hizmet üretiminde, “optimum bileşen”   kullanmaktır.

Ölçeklendirme, birbirini bütünleyen  “en etkin süreçleri”  tasarlamaktır.

Ölçeklendirme, rakibe göre bizi bir adım öne taşıyacak “maliyet dengesi” oluşturmaktır.

Ölçeklendirme, dönüştürme ve  işlem aşamalarında  “ödünsüz gözetim ve denetim” mekanizmalarına sahip olmaktır.

Ölçeklendirme, fırsat ve tehlikeler, olanak ve kısıtlar arasında  uyun dengeler kurarak, sistemin kendini yeniden  üretmesini güven altına alan “ verimlilik” yaratmaktır.

Eğer  hayata  bir değer katarak, onu anlamlı hale getirmek istiyorsak, ölçeklendirme konusunda  hangi yetkinlikleri kazanmamız gerektiği  üzerinde  düşünmeli, kapsama alanlarımızı  belirlemeli, öğrenme istekliliğimizi  artırmalıyız.