Osman Nuri Torun Emirdağ’ın Kılıçlar köyünde doğdu. Eskişehir’de Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Mülkiye’yi kazandı. Değişik devlet kurumları ve özel kuruluşlarda görev yaptı. 11 Aralık 2007’de 84 yaşında aramızdan ayrıldı

Tokat’ta Gazi Osman Paşa Lisesine başladığım eğitim-öğretim yılının sonuna doğru 27 Mayıs 1960 günü askerler Demokrat Parti iktidarına son vermişti. Niksar’da ortaokulda okurken “siyasi seçimimi” yapmıştım; lisede öğrenciler arasında politik tartışmalar yapıldığında, Demokrat Partinin (DP) özellikle “ vatan cephesi” ayrımından rahatsızlığımı arkadaşlarımla paylaşıyordum: “Bu bir ayrımcılıktır; DP’ye oy verenler ‘vatan cephesi’ ise diğer partilere oy verenler ‘hangi cephede’ sayılıyor?” sorusunu sorardım.
Ortaokul yıllarında, babamın asker arkadaşının bakkal dükkanında gazete satılıyordu; boş zamanlarımı o dükkanda geçiriyor; Cumhuriyet ve Milliyet gibi gazeteleri izliyordum. Lise günlerinde ise okulun karşısında kırtasiye dükkanı olan Burhan Cahit Büyükispir’ le dostluk kurdum. Eli kalem tutan iyi bir insan olan Burhan Cahit Büyükispir’in mekanı bizim kitaplığımız oldu. Daha sonra bir süre Tokat’a akşamüzeri gelen gazeteleri abonelere dağıtımı da Bizeri((Akbelen) Müezzin Ahmet’in gazete bayi dükkanını okuma mekanı olarak değerlendirme fırsatı yarattı.

DPT Bir Umuttu

Askeri yönetimin Milli Birlik Kometesi 30 Eylül 1960’da Devlet Planlama Teşkilatı(DPT) kurulmasını kabul etti 5 Ekim 1961 günü Resmi Gazetede yayınlanan kararla DPT kuruldu. Teşkilatın ilk müsteşarı Kurmay Albay Şinası Orel’di. Orel’in nasıl bir kişilik olduğunu derinliğine anlamak isteyenler Attila Karaosmanoğlu’ nun anılarını okumalı.

Şinası Orel’in ayrılışından sonra Osman Nuri Torun DPT Müsteşarı oldu. Attila Karaosmanoğlu, Necat Erder ve Ayhan Çilingiroğlu da daire başkanlarıydı. Dr. Atilla Sönmez ise ekibin destekçisi olarak öne çıkanlardandı.
İsmet İnönü Hükümeti koalisyonunun ortağı Ekrem Alıcan’la plan konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkınca Osman Nuri Torun ve üç daire başkanı görevden ayrıldı. Dr. Atilla Sönmez de onları izlemek istedi, ama ayrılanlar içerde kalmasını, planının ana ekseninin korunması için çaba göstermesini istediler.
Bizim kuşağımın derinden etkilediğine inandığım YÖN Dergisi ve Doğan Avcıoğlu, DPT’de plancılardan yana çıktı; olup bitenleri eleştirel bakışla değerlendirdi. Müsteşar Osman Nuri Torun ve dört yürekli arkadaşlarının adları zihnime kazıldı. Ankara’ ya ayağım düştüğünde Sosyalist Kültür Derneği’nin etkinliklerine katılıyordum. Doğan Avcıoğlu, Hamdi Avcıoğlu, Osman Nuri Torun, Necat Erder, Mümtaz Soysal ve başkaları gibi dönemin önde gelen kamu entelektüellerini tanıma fırsatım oldu.
Prof.Dr.Orhan Oğuz’un tutumu

Lise bittikten sonra Bursa Eğitim Enstitüsü’nde okurken Türkiye Milli Talebe Federasyonu(TMTF) ve Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı(TMGT) çalışmalarına katıldım; Ahmet Güryüz Ketenci döneminde TMTF Yönetim Kurulu üyeliği yaptım.

Medya haberlerinden DPT yöneticilerini izliyordum. Siyasilerin onları işsiz bırakma eğilimleri zaman zaman tartışılıyordu.
Lise bittikten sonra Eskişehir’e öğretmen olarak atandım. Öğretmenliğimin üçüncü yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (EİTİA) gece bölümüne kayıt oldum. Ders izlemek için akşam üzere okula gittiğimde küçük bir sınıfta Osman Nuri Torun’un ders verdiğini gördüm. Dersinin bitmesini bekledim. Çıkar çıkmaz yanına gittim, Ankara’da tanıştığımızı anımsadı. Kamu İktisadi Teşebbüsleri konusu seçmeli dersin öğretim görevlisiydi; daha sonra birlikte çalıştığım dönemde de gözlediğim gibi Prof. Dr. Orhan Oğuz’un ülkenin iyi yetişmiş insanlarını koruma anlayışının ne denli değerli insani tutum olduğunu gözledikçe, kendisine saygım da artıyordu.
Her hafa derse geldiğinde Osman Nuri Torun’la buluşmamızı uzun yıllar sürdürdük. Sina Kalkınma Bankası sonrasında Hür Holding’de görev aldığında de aralıklı da olsa bir araya geldik. Daha sonra Şişecam’da Mali Koordinatörlük görevi aldı. Benim de Şişecam Uzun Vadeli Planlama bölümünde görev almamı sağladı.

Değişik anılarını dinledim

Osman Nuri Torun 1923 yılında Emirdağ’ın Kılıçlar Köyü’nde yaşama gözlerini açmıştı; 11 Aralık 2007’de sonsuz yolculuğuna çıktı. Aramızdan ayrılışının 18’inci yılında ondan çık şey öğrenmiş, olağanüstü desteğini almış bir öğretmenimi, dostumu, hepsinden önemlisi de aynı uygarlık tasavvurunu paylaştığımız bir insanı anmak istedim:
“Oşür memuru” olarak Han Köyü ve çevresinde öğrenciyken yaptığı gözlemleri.
DPT’da görev yaparken Hindistan’a yapılan ziyarette Nehru ile görüşmeleri, görüşme tutanaklarını Dışişleri Bakanı Selim Sarper’e iletmeleri ve Başbakan İsmet İnönü’nün tepkisini.
Prof. Timbergen’in planla ilgili danışmanlığını ve ondan öğrendiklerini.
ABD Büyükelçiliği görevlilerinin Hindistan gezisine katılma ısrarını ve orada geziye katılan görevlinin nasıl atlatıldığını.
Alpaslan Türkeş’le arkadaşlığını, Bebek yokuşundaki evindeki gece yemekli söyleşilerdeki mizahı ve okunan Nazım Hikmet şiirlerini.
Attila Karaosmanloğlu Nihat Erim Hükümetinde bakan olunca Vehbi Koç’un tedirginliğini, Fındıklı’daki evinde yenen yemekleri, yazdığı mektupları.
Hür Holding’e Erdol Simavi’nin, “ Eski bir sosyalist….” diye başlayan bir bildiri imzası konusunda aralarında geçen diyaloğu.
Hür Holding’den ayrılmasının arka planıyla ilgili Nezih Demirkent’in bana atlattıklarını.
Eskişehir’de iki dönem belediye başkanlığı yapan Selami Vardar’la kadim dostluk ve arkadaşlıklarını.
Mülkiye’den sınıf arkadaşları
Atatürk’ün Selanik’ten akrabaları olan ve orman ürünleri ticaretiyle uğraşan Bozüyük’teki bir ailenin damadı olmasının hikayelerini. Prof. Dr. Rıdvan Karalar, Prof. Dr. Cengiz Tekin’le Eskişehir’de EİTİA konukevindeki buluşmaları, kıssadan hisse söyleşileri.
Sadun Aren, Osman Olcay, Necdet Calp, Necdet Uğur, İlyas Kılıç gibi kamu yönetiminde önemli görevler almış Mülkiyeden sınıf arkadaşlarını.
Şişecam’da Uzun Vadeli Plan çalışmalarında çok satırlı ve sütunlu, on kişinin kontrol ettiği tablolarda, bir bakışta hata bulma matematik zekasını.
İşe başladığı zaman durmayı bilmeyen, işe başlama konusunda ise tembelliği konusunda yazdığım yazıya Atilla Karaosmanoğlu’nun ettiği telefonu.
Şu anda zihnimde canlanmayan daha onlarca anıyı başlıklar halinde olsa da kayda geçirmek istedim.
Şişecam’da emekliliğine kadar süren çalışmalarını kendisinden dinlemiş biri olarak not ettim, ama bir kitaba dönüşür mü, dönüşmez mi bilemiyorum.
Bugün Osman Nuri Torun’un aramızdan ayrılışının yıl dönümü. Kendisini yakından izlemiş, tanıyan, bilen, takdir eden çok insanının olduğunu biliyorum. Onu bilenlerin kendisini her zaman, ölüm yıl döneminde ise daha yüksek sesle andıklarını düşünüyorum.