Biz insanlar beş duyumuzla dışarıda olup biteni algılayabiliyoruz. Bunlar hepimizin bildiği gibi görme, işitme, dokunma, koklama ve tatma. Bunlardan tatma hariç hepsinin işi beyinde bitiyor. Tat alma duyusu; dilimizdeki papilla denen, dile pürüzlü bir görünüm veren, dilin üst yüzeyinde ve yanlarında yer alan minik çıkıntılar sayesinde oluyor. Tat duyusu evrimsel olarak en eski yapı olup beyinde özel bir yeri yoktur. Diğer duyular öyle mi? Mesela gördüğümüz ışığın dalga boyu 380 ile 760 nanometre arasında ve gözlerdeki retina tabakasından geçip beynin en arka kısmındaki occipital lobda sonlanıyor. Bunun dışındakileri göremiyoruz. İşittiğimiz seslerin frekansı 20 ile 20.000 Hertz arasında ve şakak bölgemizdeki beynin temporal lobunda algılanıyor, bunun dışındakileri duyamıyoruz. Dokunma ile oluşan basınç değişikliği çevresel sinirlerle taşınarak sonunda beynimizin yan tarafındaki parietal loblara geliyor. Havadaki koku molekülleri burun içerisindeki koku algılayıcılardan geçerek koku soğancığına daha sonra da koku siniri vasıtasıyla beyinde yine şakak (temporal) lobunun uç kısmında algılanıyor. Yani bir bilgisayar düşünün siz verileri yüklüyorsunuz beyin onları işleyerek görür, işitir, dokunur ve duyar hale getiriyor. Bu ne demek oluyor? Aslında renk yok dalga boyu var, ses yok frekans var, koku yok koku molekülü var demek oluyor. Bu durum tüm canlılar için geçerlidir. Hiçbiri nesnel gerçekliği deneyimleyemez, deneyimledikleri evrim sürecinin izin verdikleriyle sınırlıdır. Ancak her canlı kendi yaşadıklarının dünyanın tümünü kapsadığını sanır. Oysaki normlar evrensel olarak evrim tarafından konulmuş olup izin verildiği ölçüde yaşanır…

Pandemi tüm hızıyla sürse de biz normalleşme sürecine girdik. Esnafta bıçak kemiğe dayanınca, homurtular yükselmeye başlayınca, onlara destek olacak paramızda olmayınca çareyi normalleşmede bulduk. Normal kurala uygun olan, olağan, doğal demek. Aslında sözcük “norm”dan türemiş. Yani bir kural var ve onu koyan var. O zaman neye ve kime göre normal sorusu sorulabiliyor. Birine normal gelen öbürüne gelmeyebiliyor. Bir olgunun normal olup olmadığına kuralı koyan karar veriyor demektir. Bu ülkede evrensel olarak normal kabul edebileceğimiz herhangi bir olgu var mı? Hukuk ve adalet evrensel normlar çerçevesinde mi işliyor mesela? Gelir dağılımı adil mi?  Üniversitelerimiz, eğitim sistemimiz normal mi? Yazılı ve görsel basın hangi kategoriye girer? Ya çocuk ve kadın tacizleri, ölümleri? Atamalarda liyakata önem veriliyor mu? Örneğin demokrasilerde damadın maliye bakanı yapılması normal midir? Tüm bunlar pandemi öncesi de normal değildi, biz normal değildik zaten. Peki nasıl normalleşeceğiz tüm bu saydıklarımız normalleşmeden? Bir siyasi otorite kendine göre normları saptayıp biat etmemizi istediği sürece bu ülke normalleşemez…