MI 6 Birleşik Krallık dış istihbaratından sorumlu örgüt…Bizdeki MİT’ in, ABD’deki CİA’nın, İsrail’deki MOSAD’ın karşılığı…İstihbarat örgütlenmesi imparatorluklarda da, ulus devlet düzeyinde hatta firma ve işyeri ölçeğinde de sürdürülebilirliğin gerek şartı. İstihbarat örgütlenmelerinin temel amacı ve güzel yüzü “olay ve olguları baskın hale gelmeden izlemek, değerlendirmek , gerekli tedbirleri almak için yetkilileri uyarmaktır”. Daha önce de yazdım, bir kez daha yineleyelim: Sağlıklı bir gelecek inşa etmek isteyen toplum, önce en zeki insanları “öğretmen” olarak yetiştirmenin yolunu bulmalı, bedelini ödemeli. İkincisi, istihbarat örgütüne de toplumun en zeki, analitik yetkinliği en yüksek insanları yerleşmeli ki, gelişmeleri iyi okusun, olay ve olgular zarar verecek ölçeklere gelmeden önlemlerin alınmasına destek olsun… Etkin istihbarat örgütlerinin temel ilkesi, “ meşhuru meçhule izletmemektir !”.Bu şu demektir: Bir general izleyecek istihbarat görevlisi, izlediği insanın bilgisini en ince ayrıntısıyla “anlayacak” düzeyde olmalıdır ki, haksızlık ve adaletsizlik kapılarını açmasın, kendi insanını haksız yere harcamasın.
İstihbarat örgütleri “veri” derleyen ve “bilgiye” dönüştüren kadim örgütlerdir. “Veri de yeni dünyanın hammaddesidir”.
Güneş batmayan imparatorluk kurmuş, üç yüz yıldır dünya siyasetinde, ekonomisinde ve kültüründe etkili olmuş Birleşik Krallık’ haber alma örgütü MI 6’nın yöneticisi bir şeyler söylüyorsa dikkatle, özenle ve bütün ciddiyetimizle “anlamaya” çalışırsak, ne yapmamız gerektiğini daha iyi kavrayabiliriz.
Yazının dipnotunda paylaşılan kaynakta, temel görevi “veri derlemek” olan MI 6’nın bakış açıyla ilgili değişik bileşenlere değiniliyor : Sözünü ettiğimiz kadim örgütün yöneticisi öncelikle, verilerle ilgili değişik bileşenlerle ilgili “önsezileri geliştirmenin önemine” vurgu yapıyor. İkincisi, “verileri işlemek için gerekli araçlara sahip olmanın” önemli olduğunu söylüyor. Üçüncüsü ve daha da önemlisi, “karmaşık verileri insan kavrayışına dönüştürmenin öncelikli sorumluluk alanı” olduğunu belirtiyor. Dördüncüsü, yönetici, “teknolojinin yarattığı potansiyellerin insan zekâsıyla üretilen önsezileriyle birlikte kullanılmasının önemi” üzerinde duruyor. Beşincisi, ülkesinin ulusal güvenliği için “entegre incelemenin en yüksek öneme sahip” bileşen olduğunu özellikle vurguluyor. Altıncısı, entegre inceleme yaparken, “ kurum ile hükümet, yurtiçindeki diğer ortaklar, yurtdışındaki müttefiklerle işbirlikleri yaparak ‘uluslararası normları’ belirlemenin hayati önemine” işaret ediyor. Yedincisi, başka ülkelerin “ yapay zekâ, kuantum hesaplama ve sentetik biyolojide ilerlemelerini izlemenin ve gözlemenin teknolojide uzlaşma gerektirmesinin” altını çiziyor. Sekizincisi, verileri bilgiyi dönüştürüp değerlendirdikten sonra paylaşırken “ öncelikle kamu desteğini almanın, korumanın ve sürdürmenin önemli olduğunu” uyarıyor. Dokuzuncusu, bilgilerin “yetersiz şekilde açıklanmasının sakıncalını” anımsatıyor. Onuncusu, “ stratejik ortamdaki değişikliklere uyum göstermenin gerekliliğini” belirterek “küresel işbirliklerinde yeni ihtiyaçların belirlenmesindeki değişkenlerin gözlenmesi ve izlenmesi” gerektiğini değerlendiriyor. On birincisi, küresel ölçekte “gözetleme çağına” gönderme yaparak “veri derleme ve bilgiye dönüştürme alanları genişlediğini” borç tuzakları, veri teşhisi, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü, siyası baskılar gibi konuların kapsama alanına girdiğini anlatıyor. On ikincisi,” Dünyayı bizim isteğimiz gibi değil, olduğu gibi ele alarak değerlendirecek veriye ve bilgiye olan ihtiyacın hızla artmasını” anlamak kadar, nasıl anlamlandırılacağımız da önemli.
Veri derlemek geleceği inşa etmektir…Geleceğimiz için Moor’un değerlendirmesi üzerine düşünelim.