Bayram günleri Ozan Sağdıç’ın  “Bir Islak Ateş” adıyla yayınladığı Ömer Hayyam’ın  rubailerini yeniden okudum. Hayyam’ dan  esinlendim, düşündüklerimi  “manzum anlatımla” paylaşmak istedim, ama 11 ya da 14 heceyle daha rahat anlatabildiğimi, 13 heceyle anlatmaya kalkınca zorlandım.
Ozan Sağdıç  13 heceyle çevirmiş  Hayyam ’ı… Zorlansam da  içimi kazarak dörtlük tarlasında  çiçek açabilen ve meyveye dönüşen ağaçlarım olsun isteğim ağır bastı.
    Bilim çevreleri uzmanlığı, “deneyim birikimine” dayandırır. Hemen söylemeliyim ki “dörtlüklerle dertleşmek” konusunda uzman değilim. Paylaşacaklarım eleştiriye, yol göstermeye, eksiği tamamlayamaya, yanlışı düzeltmeye açık.
    Uzmanı olanların sözlerini can kulağıyla dinlemeye her zaman hazırım… Uzmanı olmayanlar da  duygularını paylaşsın. Önemli olan “birbirimizi anlamaya dönük durmak”  değil mi?
    Bizim toprağımızdan çıkanlar  bu kadar… Daha iyisinin peşinde koşma çabası ise hiç dinmeyecek ve dinmemeli.
I
Sözüm kimseye değil, bilin kendimedir
Kendimizle baş etmek en yüce erdemdir
“İçimize yolculuk boş döndürmez” bizi
Varsa kusuru yaşamın kendimizdedir.

II
Okumadan alim, gezmeden seyyah olma
Yalana kendini kolayca inandırma
İstiyorsan ün, şan, insanlar arasında
Ciddi emek harca kolaycı yola dalma

III
Çiğ insanlar kerameti kendinde bulur
Kendine hayran cevheriyle övünür
Başını kaldırıp yukarılara baksa
Anlar ki sefalet çukurunda sürünür

IV
Hak ettiğini alsan haklıysa talebin
Helal lokma yemelisin yiyebildiğin
Başkalarının hakkına göz koymak nesi
Onun adı “hırsızlıktır” iyi bilesin

V
Hakkın olmayana uzanan senin elin
Çalmayı nasıl meşrulaştırıyor zihnin
Hak etmediğini almaktan utanmıyorsan
İnsan olmanın neresinde senin yerin!