2016’nın ilk yazısını yazmak için bilgisayarın başındayım.

Yeni yıla dair umutlar, dileklerden bahsedecek durumda olmadığımı hissediyorum.

Bugünlerde ağır ve karanlık gündem dolayısıyla gerçekten de hiç iyi değilim.

Ülkemizin güney doğusu ateş çemberi içinde.

Bölgeden gelen fotoğraflara bakılırsa Beyrut’tan, Filistin’den görüntüler gibi ortalık harabeye dönmüş durumda.

Çatışmanın içinde kalan çocuklar, siviller ölüyor.

Şehit cenazesinin gelmediği gün yok gibi.

Bölgede ekonomi diye bir şey kalmamış.

Suriyeli göçmenlere kucak açan büyükler, Suruç’tan, Cizre’den, Diyarbakır’dan göç etmek zoranda kalan insanların dramlarına ne kadar duyarlılar, bilemiyorum.

Bölgede kamu hizmeti sürdürülemiyor.

Doktorlar, sağlık hizmeti veremiyor

Öğretmenler, terör dolayısıyla memleketlerine gönderildi.

Güney doğu böyle de, Batı çok mu iyi, diye sormak gerekli.

İstanbul’un kalbinde patlayan bomba, terörün İstanbul gibi büyük bir metropoldeki etkisini ortaya koydu.

Patlama sırasında o bölgede bulunan turistler yaşamını yitirdi, çok sayıda yaralı var.

Diğer yandan, ambulansların olay yerine gitme süresi kadar kısa bir dilimde olaya yayın yasağı getirildi.

Almanya, Peru gibi ülkelerin Büyükelçiliklerinin açıklamaları ya da yurt dışındaki haber kaynaklarından olayla ilgili bilgi almaya çalışıyoruz.

Bu süreçte “Terörün bütün dünyanın sorunu olduğunu, güvenlik zafiyeti olmadığını” söyleyerek olayla ilgili sorumluluğu atmaya çalışan yöneticiler ise bilindik tavırlarıyla yine bizleri hiç şaşırtmadı.

Yazıya devam ederken Diyarbakır’ın Çınar ilçesinden patlama haberi geldi. Polis lojmanlarını hedef alan patlamada 5 aylık bebek, 1 ve 5 yaşında iki çocuğun yaşamını yitirdiği öğrenildi.

Yine bebekler, çocuklar öldü.

Yeni yıla sadece terör belası ile girmedik.

Başka başka adeta orta çağ döneminden kalan anlaşılması güç konularımız var.

Bu kapsamda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sosyal medya aracılığıyla yöneltilen sorulara verdiği cevaplar ve ibretlik fetvalar, zaten gergin olan sinirleri deyim yerindeyse tümden zıplatmış durumda.

Diyanet İşleri Başkanı, diğer inanç gruplarını yok sayarak “Cemevlerinin camiye alternatif gösterilmesi kırmızı çizgimizdir” dedi.

Diyanet, “Alevi olan kişi ile evlilik caiz midir, sorusuna “İslama göre müslüman bir kadın, ancak müslüman bir erkekle evlenebilir” cevabını verdi.

Özetle, “Müslüman olmayanla evlenilmez” dedi.

Din İşleri Yüksek Kurulu, dini bilgilendirme platformu sayfasında okuyucu sorularına yanıt verilen fetva bölümüne gelen “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikahını düşürür mü” sorusuna karşılık,

Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil” cevabını verdi ayrıca kızın 9 yaşından büyük olması gerekir, hatırlatmasını da yaptı.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun Aralık 2014’te Facebook hesabında yayınladığı fetvada, “Evde insan suretinde bir biblo veya heykel bulundurmanın dinimiz açısından hükmü nedir”

Sorusuna yanıt olarak, Dinimizin ilke ve amaçlarına ve genel olarak ahlak kurallarına aykırı olmamak kaydıyla biblo, hayvan suretleri şeklinde olan çocuk oyuncakların evde bulunmasında sakınca olmadığı belirtilerek, “Ancak heykel tarzındaki biblolar hoş karşılanmamıştır” ifadesine yer verildi.

Örnekler çok…

Tut kelin perçeminden” diye bir ifade var ya gerçekten de ne diyeceğimi bilemiyorum.

2016.

Hoş gel(me)din…