Seçim sonrasında getirilen yüksek vergi artışları, dar gelirlilerin sürekli artan fiyatlar karşısındaki alım gücü zorlukları, emeklilerin açlık sınırının altında kalan maaşları ile zorunlu ihtiyaçlarını karşılama çabaları temel ekonomik sorunlar olmaya devam ediyor.
Bahsettiğimiz derin sorunlarla birlikte iktidarın son dönemde eğitim sistemi üzerindeki ‘din eksenli yaklaşımları’ da yoğun tepkilere neden oluyor.
Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanı “Kız çocuklarının okullaşmasını sağlamak ve çocuklarını erkeklerle birlikte okutmak istemeyen velileri ikna etmek için kız okulları açabilmeliyiz” dedi.
Böylesine talihsiz bir açıklamayı yorumlamak gerçekten de mümkün değil.
En sade şekliyle Bakanın açıklamalarının ‘laik eğitime meydan okuma’ anlamına geldiğini söylemek mümkün.
Sıklıkla tekrarladığımız eğitimde temel hedef olan ‘Dindar ve kindar nesil yetiştirme projesinde’ artık daha büyük adımlarla ilerleniyor.
Yapılan açıklamalarla birlikte laik, çağdaş, bilimsel eğitimin temelini oluşturan ‘karma eğitimi kaldırmanın’ hazırlıkları yapılıyor.
Milli Eğitim Bakanı, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 15. Maddesinde yer alan “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır” hükmünü yok sayıyor.
Bakan, uygulamakla yükümlü olduğu yasa ve yönetmeliklere aykırı davranıyor.
Ayrıca Anayasamızın 42. Maddesindeki “Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılır” ilkesine de açık bir ‘karşı duruş’ olduğu ortada.
“Kız çocuklarının okullaşmasının önündeki engelin karma eğitim olduğu” yönündeki anlayış, iktidarın kız çocuklarının eğitimine yönelik bakışını göstermesi bakımından gerçekten de üzerinde durulmaya değer.
…
Biraz geriye gidersek, genel seçim öncesinde Cumhur İttifakının ortağı olan radikal islamın savunucusu HÜDA PAR yetkilileri ‘Karma eğitime karşı olduklarını, karma eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılması gerektiğini’ söylemişlerdi.
Cumhur ittifakının diğer bir bileşeni olan Yeniden Ferah Partisinin Genel Başkanı da “Eğitim sistemi ahiret öncelikli nesiller yetiştirecek” demişti.
Görüldüğü gibi Mecliste çoğunluğu oluşturan partiler ‘Eğitimin dinselleştirilmesi’ konusunda büyük bir uyum içinde hareket ediyorlar.
Diğer yandan ‘Haremlik- selamlık uygulaması’ yapılan okullarla ilgili haberler bir süre önce basına yansımıştı.
Karma eğitim okulların bazılarında ne yazık ki zaten rafa kaldırıldı.
Oysaki, 18 yaşın altındaki çocukların kız-erkek bir arada eğim görmesi, çocukların sağlıklı gelişimi ve sosyalleşmeleri bakımından çok önemli.
Çocukların farklı cinsler olarak birbirlerine saygı duymayı öğrenmeleri, dengeli kişilik gelişimi ve iletişim sağlamayı deneyimlemeleri açısından sağladığı yararları ise tartışmaya gerek bile yok.
…
Eğitimde gerici uygulamalar kısa bir süre önce ÇEDES projesiyle bir aşama daha ilerleme göstermişken kız okulları açma düşüncesi yeni bir gericileşme hamlesi olarak ortaya çıkmış durumda.
Anımsatalım Anayasaya ve Milli Eğitim Temel Kanununa aykırı olan ÇEDES projesiyle ana okulları da dahil olmak üzere tüm okullara ‘manevi danışman’ olarak gönderilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı, kuran kursu hocaları öğrencilere ‘Değerler eğitimi’ vermeye başladı.
Okullarda din ve ahlak bilgisi öğretmenleri varken din görevlilerinin öğrenciler ile buluşması siyasi olarak gerçek niyeti ortaya koymaya yeterli.
…
Söylenecek çok söz var elbette ama şeriatı övmeye istekli olan Milli Eğitim Bakanına bir kez daha seslenmekte yarar var.
Bakan, ayrıştırıcı söylemlerden kaçınarak kız çocuklarının okula gönderilmesinin önündeki toplumsal ve bireysel engelleri kaldırmak için uğraşmalı.
Yıllar önce büyük bir başarıyla yürütülen ve kız çocuklarının okutulması için önemli bir toplumsal bilinç oluşturan “Baba Beni Okula Gönder” kampanyası benzeri çalışmalara öncülük etmeli.
‘Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması’ öncelikli hedef olmalı.