“Gazete sayfaları, ekranlar her yer kıpkırmızı. ‘ciğerimiz yanıyor’ sözü yetersiz. Yüreğimiz, beynimiz, geleceğimiz, ülkemiz yanıyor.”
Yukarıdaki satırlar Mustafa Balbay’ın Cumhuriyet’teki dünkü yazısının başlangıç satırları böyle!.. Ne de güzel özetlemiş Ormanlarımızla birlikte;
-Her yanımızın yandığını, yüreklerimizle birlikte beynimizin de kavrulduğunu…
Yazıya başladığımda Hollanda’da yaşayan hemşehrilerimiz Reyhan Yücel dostumuz da bir yorumda bulundu konu hakkında;
-Hüsnü abi, nasıl bir iştir bu. Sanki cetvelle çizilmiş, pergelle işaretlenmiş gibi her yer yangın yeri…
Pek çok kişinin doğrudan, ya da dolaylı ifadelerle anlattığı gibi aynen. Son 8-10 yılın yangınları Ege’den Akdeniz’e yer yer yoğun orman alanlarında görülüyordu yangınlar. Onlar hakkında yapılan yorumların geneli bir noktada birleşiyordu;
-Yok edilen yeşilin yerine gri beton turistik oteller dikmek, villalar için alan açmak, bir zengin ve azgın azınlığa rant yaratmak!..

----------------------------------------

Tayyip Erdoğan’ın çözümü!..

Tarım Orman Bakanı muhterem, nihayet ağzındaki baklayı çıkardı, çaresizliklerini itiraf eder gibi;
-Cebimizde yangın söndürme uçağı arasöz yok ki yangın bölgelerine koşturup devreye sokalım!..
Lafa bakar mısınız? Sorarlar adama, niye Orman Genel Müdürlüğünün envanterini uçaklarla, arasözlerle doldurmadınız? Yoksa birilerinin cebini dolarla doldurmayı mı tercih ettiniz?
***
Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan yangınlar İç Anadolu
Marmara bölgelerinde yaygınlaştığında, kabinesinin toplanmasının ardından çözümü açıkladı;
-Elbet Bundan böyle 30 Büyükşehir belediyesi orman yangınlarının söndürmesinden sorumlu olacak. 51 ildeki belediyeler de AFAD işbirliğinde bu amaçlı olarak hızla örgütlenecek…
Elbet, söyledikleri benim mealen aktardığım Türkçe ile birebir böyle değil. Ama özü itibariyle söyledikleri böyle. O halde sayın Erdoğan’a soralım;
OGM’nin elindeki yangın uçağı envanteri neredeyse sıfırlanmış durumdayken ve onların hizmet amaçlı bir-iki uçağı ve helikopterini sattırmışken, nasıl olacak müdahale?
Onlar zaten yetersiz itfaiye teşkilatları ile her yangına koşturmakta iken ne anlam ifade etmekte öneriniz? Kalan 51 ilde itfaiyenin AFAD örgütlenmesiyle donanımlı hale getirileceği vaadiniz!..
-Niçin bugüne dek yapmadınız bu teşkilatlanmayı?
***
Olayın güncelliği nedeniyle öylesine söylenmiş kelamdan öte ne anlam ifade ediyor sizin söyledikleriniz? Üstelik de daha çok yakın zamanda yaşadığımız büyük deprem sonrasında devletin başı olarak söylediklerinizden başka bir anlamı var mıdır?
***
Hadi bunları bir yana bırakalım. Biraz yerelleşerek sevgili Balbay’ın şu sorusuna dönelim;
“Eskişehir’de şehit olanların yanarak değil, dumandan boğularak, zehirlenerek son nefeslerini verdiği dikkate alınırsa orman işçilerinin (AFAD gönüllerinin) ne kadarı gaz maskesi ve yangına dayanıklı elbiseye sahip(di) ?”
Soruların özeti şudur;
-Neden her afat gelip bizi buluyor ve en az zararla atlatılamıyor?
____________________________________

Osman babam da ‘Orman Askeri’ idi.

Malum, bizde “askerlik anıları” bitmez!
Bizim zamanımızda askerlik süresi ister 6 ay ister 24 ay olsun, yeri gelip başladığında anlat, anlat bitiremeyiz bir türlü. Sohbetlerde biri bitirdiğinde ikincisi başlar anlatmaya.
Rahmetli babam “Osman Ağa” dan hiç dinlemedim askerlik anılarını. Yaşadığı süre içinde söz ettiği sadece söylediği şu iki satırdan ibaretti.
“-Orman askeriydim. Antalya’da ve Van’da yaptım. İkisi de dünya cenneti bir yer. İmkanınız olursa mutlaka gidip görün oralarını.”
Epey geç de ola Antalya sık gidip geldiğimiz bir yer olmuştu. Van ise hiç kısmet olmadı!
Üstelik, babam ve yaşıtlarının bir iki kurası ile birlikte, ikinci Dünya Savaşı yıllarında tamı tamına;
-Tam dört yıl sürmüştü askerliği.
***
O yaşlarda orman askerliği diye bir sınıf da varmış diye düşünmüş, hiç sormamıştım ne iş yaptığını!. Dün akşam TV kanallarının birinde emekli bir generalden öğrendim…
“- Bir zamanlar ordumuzda Tugay seviyesinde birliklerimiz vardı ormanlarımızı korumak amaçlı. Görevi, eğitilmiş erlerimizle özellikle yangına, sabotajlara karşı korurlardı ormanlarımızı!..”
Giderek “ormanlar içinde ne rahat bir askerlik.” diye düşündüğüm Babam ile gurur duyuyorum bugünlerde…

Orman-4