Kapımızın önünde, parkta, sokakta, caddede, dükkan önünde, kaldırımda hani o yıllardır görmeye alıştıklarımız; yanımızda çantamızda onlar için sürekli hazırda tuttuğumuz yiyecek, yoksa yakınlarda bir marketten mama almaya koşturduklarımız, en olmadı sevgiyle başlarını okşadıklarımız, o canları belki de son görüşümüz olacak.

Minnet dolu güzel gözlerine belki de son kez bakacağız; kuyruklarını sallayıp yanımızda yürümelerine hasret kalacağız. Ülkede yasa yoluyla bu masumlara sürek avı başlatıldı. Saçma sapan, acımasız, insani duygulardan uzak, Meclis'ten geçirilen soykırım yasası sonucunda, ne yazık ki bütün ülkede olduğu gibi kentimizde de sokak köpekleri karga tulumba toplanmakta. Barındıkları minik evcikler kaldırılmakta.

İyi de bu toplanan masumların yeni mekanları neresi olacak? Büyükşehir Belediyemizin yapımına başladığı yaşam merkezi henüz tamamlanmış değil; mevcut 2 alt belediyemize ait barınakların ise kapasitesi çoktan dolmuş vaziyette.
Çıkartılan yasanın mimarlarını asla unutmayalım, unutturmayalım. Barınakları olmayan belediyelere “2028 yılına kadar verilen süreden sonradan vazgeçilip hemen toplayın” talimatı verilmiş; talimatlara uymayan belediyelere ciddi para cezası uygulaması başlatılmış. Sonuç ortada: toplamalar, barınaklardaki izdiham ve katliam.

Nereye varacak bu soykırım uygulamaları? Can korumacı vicdan sahibi herkes, acı ve üzüntü içinde bir şey yapamamanın, elleri kolları bağlı beklemenin verdiği derin vicdan azabıyla nefessiz kaldı.

Ben ne mi diyorum? Umut fakirin ekmeğiymiş. Evet, umut var hâlâ; şu kaf dağının ardında bir umut ve inanıyorum ki bir gün o dağ ne kadar yüksek olsa da gün ışığı onun doruğundan aydınlatacak bizleri, davamızı ve yüzlerini güldürecek, içlerini ısıtacak masum canlarımızın sonsuza değin.