Antik felsefeci Mozi, " İyilik sever birinin yapacağı şey,dünyaya faydalı olanı aramak ve zararlı olanı elemektir" diyor.

Lübnanlı filozof şair Halil Cibran da, "Gerçeğin peşinde iki insan varmış: Biri diliyle anlatırmış onu, öteki yüreğiyle dinlermiş" diye anlatıyor faydalı olana nasıl ulaşacağımızı.

Analitikte bugün en üst düzey, büyük veri okyanuslarını önce veri denizlerine, sonra veri göllerine, daha sonra kalıplara dönüştürerek,işe yarayışlı olanı verileri ayıklamak; işe yarar verileri yeni ve doğası değişen yararlı ürürlere ve metotlara dönüştürmektir.

Türkiye'nin gündemine, medyanın içeriğine, insanların günlük söyleşilerinin seyrine baktığımızda

Vilfredo Pareto'nun "80/20 kuralının" ne denli geçerli olduğunu şaşarak izliyoruz.Yaygın biçimde analitik kimsenin umrunda bile değil.Nasıl olsa sığlığın, yarar üretmemenin, gelecek inşasına katkı yapmamanın hesabını soran yok.

Pareto'nun saptamasına göre çabaların yüzde 80'i boşuna harcanıyor, yüzde 20'si bir değer üretimine dönüşebiliyor.Hiç uzaklara gitmeyelim, günlük gazete haberleri,köşe yazıları,tv programlarının ne kadarı dış dinamikleri anlamımızı sağlıyor? Ne kadarı kendimizi bilmenin önünü açıyor? Ne kadarı da gelecekle ilgili plan yapmak için kitleleri motive ediyor?

Plansız toplum kalkınır mı?

Yakın geçmişte İzmir' de Kemalpaşa ile Turgutlu sınırında kurulmuş bir Organize Sanayi Bölgesi'nde gelişmeleri yetkililerle tartıştım. Gidişatı eli taşın antında insanlardan dinlemek çok öğreticidir ama başak odaklardaki gelişmelerle karşılaştırmalar yapacak kadar farklı gelişmeleri bilmek koşuluyla...

Gidip gördüğüm, ayrıntıyla incelediğim yörelerimizi bir kez daha düşündüm.

Bursa' nın nasıl yoğunlaştığını, ovaya doğru yayılmak zorunda kaldığını 1960'dan bu yana içim yanarak izliyorum.

Bursa-Balıkesir, Balikesir-Bakırçay- Aliağa-Menemen ve Çiğli hattında "ivedi mekan planlaması" yapılmamasının sorunları zihnimde çiğ gibi büyüyor.Orhangazi-İzmir Otoyolu bitince,bu altyapının verimini artıracak "destek yatırımlar" yapılmadığı için kayıplar üzerinde neden tartışmayız?

Belkahve- Kemalpaşa- Turgutlu-Salihli hattında aynı hatalar tekrarlanıyor.

Disiplin altına alınmazsa Manisa bundan sonra nasıl büyüyecek bilen var mı?

Adana-Osmaniye-Dörtyol-İskenderun hattının bugünkü dağınık gelişmesini ülke yararına bulan varsa, gelsin istediği zeminde tartışalım.

Sakarya-Düzce hattında oluşumları neden bir plana bağlamak mümkün olmuyor?

Size onlarca yöremizde plan yapılmaması nedeniyle sağlıksız gelişme anlatabilirim... Ülkenin en batısından, en doğusuna kadar.

Cehaletimizi aşamıyoruz

Düzensiz, plansız, sorun yaratan,gelecekte biriken sorunları çözüm üretmek için büyük bedeller ödeyeceğimiz çok açık olan gelişmelerin suçunu politikacılara, bürokrasinin sırtına, vatandaşın açgözlülüğüne ve kısa dönemli bakış açılarına yüklemek kolaycı bir yol.

Asıl sorun, yanlış gidişin farkında olduğumuz halde, hep birlikte "ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı bilmemek".Cehaletin üç bileşeninden biridir bu .Biz, cehaletin bu bileşenini bırakınız yüzde 80'/20 kuralını, yüzde 99'larda temsil eder hale geldik.

Her gün kendime soruyorum: Göz göre göre kaynak israf eden plansızlığa göz yumaktan kimin yararı var? Kim on yıl sonra bu yararını koruyabilecek? İnanın yanıtını veremiyorum. Gidişatın kötülüğünü bildiğim halde, "na yapacağımı ve nasıl yapacağımı" bilemediğim için cehaletimin farkına vararak kendimi tüketiyorum.

Ne yazdıklarımızın faydası var ne de kitle desteği sağlayarak gidişatı tersine döndürecek gücümüz: "Aşağı tükürüyoruz sakal, yukarı tükürüyoruz bıyık, karşıya tükürüyoruz ayna kirleniyor... Çaresiz içimize tükürmek zorunda kalıyoruz içimize!"