Eskişehirspor kurulduğunda ben 13 yaşındaydım; tam her yerin arsa olduğu, sabahtan akşama dek top peşinde koştuğumuz yıllardı. Bir Eskişehirli olarak doğma büyüme Es-Es’liyim diyebiliriz. Sonra İstanbul’da okuduğumuz liseden dolayı yaşamımıza Galatasaray girdi; dolayısıyla kongre üyeliğine kadar giden bir süreç yaşadık. Yani aklımız erdiğinden beri Fenerbahçe hep rakip oldu.
Ancak bu durum, bir gerçeği vurgulamamıza asla engel olmamalı. FB başkanına yapılan itibar karalamasından, özel hayatının ortaya saçılmasından, üzerinde tepinilmesinden söz ediyorum ve şiddetle kınıyorum. Ayıptır, insan haklarına aykırıdır. Adı üzerinde “özel hayattır” ve kimseyi ilgilendirmez. Sorgulama çok daha şık, insan onuruna yakışır şekilde yapılmalı ve bilerek bu kadar insanların gözüne sokulmamalıydı.
Yoksa 3 Temmuz sürecinde zaten politize olduğu kabul edilen FB taraftarı provoke mi edilmek isteniyor? Nasıl oluyor da sorgulama biter bitmez WhatsApp yazışmaları basına servis edilebiliyor? Soruşturmanın gizliliği ve mahremiyeti nerede kaldı? Bu ülkede adalete güven bu kadar mı azaldı?..
Tek adam rejiminde; kaymakam atamalarından rektör seçimine, bürokrasideki genel müdürlerin yerleştirilmesinden bakanlıklardaki memur alımlarına kadar tek yetkilinin söz konusu olduğu tüm toplum tarafından bilinmekte. Acaba diyorum, Sayın Steven Sadettin Saran, FB başkanlık seçimlerinde Sayın Ali Koç karşısında nasıl olsa kazanamam deyip icazet almadan mı göreve soyundu? Sonra bir baktık ki seçilmiş ve şimdi itibarını ayaklar altına alarak istifa ettirmek mi istiyorlar? Bildik ve onay almış birini mi getirecekler tekrar başa?
Kadın cinayetleri, çocuk istismarları derken; uyuşturucu alışverişi, bahis dolandırıcılığı, TBMM’de stajyer çocuklara taciz ve çok miktarda İHA’nın topraklarımıza düşmesi, son dönemde yaşadığımız yeni Türkiye’nin sıradan olayları olarak karşımıza çıkıyor. Bu furyada asgari ücret açlık sınırının altında olarak açıklandı. Tam “Cambaza bak!” dediğimiz türden.
Stadyumda toplanan FB taraftarı, aldığı açlık sınırının altındaki asgari ücret cebinde, “başkanlarının gözaltına alınmasını” protesto etmek için yürüyüş yaptı.
Yaşasın ekonomi, yaşasın adalet, yaşasın Türk insanı…