Gençlikte lise ya da üniversite yıllarınızda gezinerek ders çalıştığınız oldu mu hiç? İnsanın aklına daha iyi girdiği ya da yürüyerek daha iyi ezberleme yapıldığını mutlaka deneyimlemişsinizdir. Temel olarak zihnin hareketli yapısına bedenin de eşlik etmesi ve bu sayede ahenkli bir yapı oluşturmasına dayanan bir durum oluşur. Yürüyerek felsefe yapma ve düşünme eylemi geçmişte Aristoteles’in okulu Lykeion’da uygulanmıştır. Daha sonra Aristoteles derslerini burada vermeye başlamış ve bu yüzden kurduğu felsefe ekolü “Peripatetik” (Yürüyüş Yapanlar) adıyla tanınmıştır. Kutsal orman anlamına gelen Lykeion her iki yanına ağaçlar dikilmiş ara yolları ile yörenin popüler bir gezinti yeriydi. Bilinen ilk lise olarak kabul edildiği için bugünkü “Lise” kelimesinin de atasıdır. “Peripatetizm” denen yolda olmayı kapsayan, düşünürken yürümek anlamına gelen terim, daha sonraki dönemlerde birçok düşünürü de etkilemiş, onlara esin kaynağı olmuştur. Yani yürüme; tarih boyunca bir spor olmanın ötesinde, zihni açan ve düşünmeyi kışkırtan bir etkinlik olarak ortaya çıkmıştır…
İslam felsefesinde Meşşailik ya da Meşşai okulu “peripatetizm” teriminin Arapçası olup, Aristoteles’in baskın olduğu felsefi akım olarak bilinir. Sözlükte “yürümek” anlamındaki “meşy” kökünden türemiş olup “çok yürüyen” demek olan meşşâ kelimesinden türetilen meşşâîlik bir tür Aristoteles ile Platon uzlaştırılması ya da sentezi söz konusu olan önemli bir felsefi akımdır. Kindi, Farabi, İbni Sina ve İbni Rüşd gibi filozoflar Aristoteles-Platon uzlaştırma girişiminin güçlüğü yanında, ezeli ve ebedi evren görüşüyle İslam’ın yaradılış kuramını uzlaştırmak için de büyük gayret göstermişlerdir…
Avrupa’da Danimarkalı filozof Kierkegaard’ın düzenli olarak Kopenhag’da yaptığı yürüyüşlerden verdiği eserlerde de söz ettiğini, J.J. Rousseau'nun düşünmek için nasıl yürüdüğünü, Nietzsche'nin yazmak için dağın yamacını dolaştığını, Kant’ın ise düzenli olarak yürüyerek düşündüğünü biliyoruz. Yürümenin düşünme, zihni açma, felsefe yapma üzerine önemli ve olumlu bir etkisi olduğu açıktır. Buradan hareketle Türk halkının da yürümeye, yürürken düşünmeye ve zihnini açmaya büyük oranda gereksinimi vardır…