TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, birlikte katıldığımız bir televizyon programına Eskişehir'in maden haritası ile gelmişti.

***

Haritanın üzerinde, maden işletme ruhsatı alan bölgeler, maden arama ruhsatı alan bölgeler ve maden ihale ruhsatı olan bölgeler; sarı, kırmızı ve gri olarak üç ayrı renkle belirtilmişti.

***

Beyaz kalmış yer adeta yoktu, şehir haritasının üzerinde.
Zira...
Şehrin yüzde 71’i maden ruhsatına bağlanmıştı...

***

Şu sıralar sosyal medya üzerinde inanmak istemediğimiz bir iddia dolaşıyor...
İddia; yanan ormanlık alanlarda süreç içinde madencilik faaliyetlerinin başlayacağı yönünde.

***

Her ne kadar bu iddia inandırıcı gelmese de, merak bizi yukarıda sözünü ettiğimiz TEMA’nın Eskişehir maden haritasını yeniden incelemeye yönlendirdi.

***

Haritada, Seyitgazi ilçesinin Afyonkarahisar sınırına yakın bölgelerine dikkatlice baktığımızda, orman yangınının çıktığı bölgenin “maden işletme ve arama bölgeleri” olarak işaretlenmiş olduğunu gördük...
Bu da ister istemez, inanmadığımız ve inanmak da istemediğimiz bu yöndeki iddialar karşısında “Acaba mı?” tereddütü yaşamamıza neden oldu.

Umarız, sonradan yaşadığımız bu tereddüt boşunadır...
Umarız, son günlerde sıkça dolaşan iddialar yersiz ve asılsızdır.
Umarız, anayasal olarak yanan ormanlık alanlar yine orman alanı olarak kalmaya devam edecek ve ağaçlandırılacaktır.
Ve...

***

Umarız, süreç içinde yanan orman alanları ile ilgili olarak “Olan oldu, yanan yandı; hiç olmazsa maden çıksın” gibi bir yola başvurulmayacaktır.
Umarız...

M A D E N-2

SİYASETTE DEĞİŞMEYEN SENARYO...

Çoğu seçmen, seçim zamanı karşısında sıklıkla gördüğü ama sonra kayıplara karışan siyasetçiye,
“Bizi seçimden seçime hatırlıyorsunuz” diye çıkışır…
Aslında bu, çok da yanlış bir serzeniş değildir.
Zira siyasette her şey seçilene kadardır...

***

Süreç kısaca şöyle işler:
Adam, yıllar öncesinden belirler hedefini.
Sonra…
Yavaş yavaş, hedeflediği makama gidecek yolları inşa etmeye başlar.
Hedefe doğru yaklaştıkça, başlar para ve zaman harcamaya.
Ha bu arada…
Aslında böyle bir hedefi olmadığını, çevresinin baskı ve isteği sonucunda “Hayır” deme şansı bulamadığını uzun uzun anlatır.

***

Devamında da söylemleri gelir:
Amacının “Hizmet” olduğunu söyler her gittiği yerde.
— “Yeter ki şehrim, ülkem kazansın” demeye başlar.
Süreç biraz daha ilerlediğinde, kapı kapı dolaşmaya çıkar haliyle.
Hemen her çaldığı kapıda,
“Size hizmet etmeye talibim. Benim başka hiçbir beklentim yok” diye başlar sözlerine.
— “Beni her istediğiniz zaman, istediğiniz saatte bulacaksınız” der, üstüne basa basa.
İnsanların emrinde olacağını öyle bir hissettirir ki, “Aferin” dersiniz adama.
— “Bak işini gücünü bıraktı, bize hizmet etmek için gece gündüz çalışacak” diye düşünürsünüz.

***

Seçim günü gelip çatar.
Seçilir de…
Seçilir seçilmez söylediği ilk laf:
— “Verdiğim sözleri tek tek yerine getireceğim. Hizmet etmek için gecemi gündüzüme katacağım.”
Bunun üzerine insanlar da:
— “Bakın ne kadar isabetli bir karar verip onu seçtik” diye düşünürler.
Ancak…
Aradan biraz zaman geçer.
Seçim öncesi verilen sözlerden geriye eser bile kalmaz.

***

— “Hani sen gece gündüz hizmet edecektin?” diye sorulur…
— “Gözüne dizine dursun! Daha ne yapayım ki?” diye cevap verirler.
— “İyi de, hizmet edeceğini kendin söylemiştin. Söylediklerini niçin yapmıyorsun?” dediğinizde bu kez küstahlaşıp:
— “Sana hesap mı vereceğim? Hizmet ediyoruz ya işte! Daha ne yapayım?” diye çıkışır.
“Tek amacım hizmet” diyerek yola çıkanlar, bir müddet sonra ukala bir tavır içine girer.
Sanki yalvar yakar o göreve getirilmişçesine, önüne geleni azarlayıp:
— “Biz burada mesai harcıyoruz, yine de beyefendilere yaranamıyoruz” diyebilirler.
Hatta…
— “Ben olmasaydım...” ile başlayan cümleleri sık sık kullanarak, bulunmaz Hint kumaşı olduğunu insanların gözüne sokarlar.

***

Kısacası…
Hedefledikleri göreve gelebilmek için kendilerini yırtanlar; o koltuğa oturduklarında, ne verdikleri sözleri hatırlar ne de seçim öncesi cambazlıkları.
Hizmet için çıktıkları yol, bir anda lütfa dönüşür.
Foyası ortaya çıktıktan sonra ise yakınma faslı başlar.
“Tek amacım hizmet. Başka beklentim yok” ile başlayan sözler, zamanla
— “Sen işini gücünü bırak gel, bir de kimseye yaranmaya çalış”a dönüşür.

***

Siyasette bu hikâye hep aynı şekilde başlar,
aynı şekilde devam eder,
aynı şekilde sona erer...

BELEDİYELER İZAH DA EDEMEMİŞ, İKNA DA...

İki ilçe belediyesinin, katı atık bedeli adı altında esnaftan istediği paralar var.
Hesaplanan para miktarları esnaflara tebliğ ediliyor.
Tebligatı alan esnaf adeta isyan ediyor...

***

Belediyelerin katı atık bedeli adı altında istedikleri parayla ilgili hangi esnafla konuşsam, adeta ateş püskürüyor.
Her esnaf için farklı farklı belirlenen rakamların yüksek oluşundan, bugüne kadar yapılmayan uygulamanın bugün neden yapıldığına kadar pek çok yakınma var...

***

Her ne kadar belediyeler “Bu bedellerin toplanmasıyla ilgili bir yönetmelik var. Üstelik bu yönetmelik, 2013 yılında AK Parti hükümeti tarafından çıkartılmış. Yıllardır bu bedelleri almıyorduk, ancak Sayıştay 'Neden almıyorsunuz?' diye raporlar tutmaya başladı. Bunun üzerine söz konusu bedelleri zorunlu olarak tahsil etme kararı aldık.” dese de durumu ne yeterince izah edebilmiş ne de tahsilat yapacağı esnafı ikna edebilmiş gibi görünüyor.