Nereye baktığınız kadar, nereden baktığınız da önemlidir.
Ve tabii, niçin baktığınız.
Biz yurtseverler, bu ülkeye içinden bakarız. Kalbinin içinden. Onu anlamak, anlatmak ve sevmek için! Korumak için. Onu parsel parsel satmak ya da çayır çayır yakmak için değil!
Nereden ve niçin baktığınız, bakılan yer kadar, ona bakanı da değiştirebilir. Onun hayatını değiştirebilir, hatta canını alabilir.
Troya’ya Doğu’dan bakma cüretini gösteren Profesör Dr. Manfred Korfmann’ın hayat hikâyesi böyle okunabilir.
O FOTOĞRAF
Fotoğraftaki şiir o hikâyeyi özetler.
Yıllar geçtikçe gittikçe solan o levha, Ada’nın Arka Denizi’ndeki Kaikias Oteli’nin dış duvarındadır. Soldaki karaltı, çeyrek yüzyıl önceki hâliyle bu fakir; sağdaki ak saçlı muhterem ise Prof. Manfred Korfmann, nam-ı diğer Osman Bey’dir… Troya kazılarının başındaki adam…
2002 yılı yazı. Otelin önündeyiz. İlk kez Homeros okuması yapıyoruz. O zaman çok uçuk görünen fikir benim; Osman Bey destek veriyor. O fotoğrafta yok ama, ilk şairimiz Cevat Çapan oralarda, yerde bile. Koca şair: Şiirin bal arısı…
Alman ilkçağ tarihçileri Korfmann’ı sevmiyor. Çünkü onun bulup çıkardıkları, tüm alanı salt Grek-Roma açısından görmekte ısrarlı Alman ilkçağ akademiyası için bir tehdit olarak görülüyor.
Haddini bilmiyor bu Korfmann! Troya’nın aslında Hititlerle bağlantılı Wilusa adlı bir Luvi kenti olduğunu kanıtlarıyla ortaya koyuyor; yüksek surlu görkemli kentin tarihinin Batı’dan Doğu’ya değil, Doğu’dan Batı’ya okunması gerektiğini söylüyor.
Dahası, Türklerle ilişkilerinde biraz fazla samimi!
BİLİMSEL CİNAYET
2000’lerin başında Bozcaada’da Çınaraltı Kahvesi’nde buluştuğumuzda, mavi renkli yeni T.C. kimlik kartını masaya çarpışını unutamam. Sevinç içindeydi.
Herkes Alman yurttaşı olmaya çalışırken o, Türk yurttaşlığı için başvurmuştu.
Aslında Tübingen Üniversitesi’nde zor günler yaşıyordu. Derinden ırkçı Alman akademiyası dört bir yandan saldırıp onu parçalamaya çalışıyordu. Alman siyasetçileri ve büyük basını bile sürek avına katılmıştı. Onu “şarlatanlıkla” suçluyorlardı.
Sonunda, Alman Şansölyesi Schmidt’in isteği üzerine Osman Bey’i televizyon kameraları önünde sorguya çektiler.
Ve Korfmann, hepsinin ağzının payını verdi, hatta rezil etti; bazılarının kariyerini bitirdi…
Ama onurlu bir adamdı, kendisine yapılanları kaldıramadı, kahrından kansere yakalandı ve 2005’te öldü.
Homeros Okuması ise devam ediyor. Biz bu hafta sonu 24. kez toplanıyoruz. İşi büyüttük. Gündoğumunda İlyada’yı Sadık Gürbüz’ün sesi ve sazıyla okuyacağız. Homeros’un Köroğlu ve Dadaloğlu ile kardeşliğini bir kez daha ilan edeceğiz.
Ve Osman Bey’e sevgi dolu bir selam göndereceğiz.