Türkiye’nin en modern şehirlerinden biri olan Eskişehir’in de diğer şehirler gibi kronikleşmiş sorunları var.
Eskişehir denilince akla ilk gelen trafik sorunu olsa da bunun yanında irili ufaklı epece sorununun olduğu bilinmektedir.
Peki bu sorunlar nelerdi diye baktığımızda ise sorunlardan ziyade sorunlarına kulak tıkayan bir şehir buluyoruz karşımızda.
...
Bunu nereden mi biliyoruz!
Şehrin genel perspektifine şöyle bir baktığımızda, her şey olduğu gibi görünüyor.
Örneğin bildik bileli bu şehrin bir çevre yolu sorunu var.
Bu şehrin bir sivil havaalanı var ama nedense yurt içine bir türlü uçurulamıyor.
Stadyumu var ama gönüllerden geçen adı artık yok.
Hızlı tren var ama bayramda seyranda bilet bulmak fevkalade zor.
Sanayisi güçlü ama taşımacılıkta bir limana bağlanma konusunda hala bir adım atılmış değil.
Üç üniversitesi var ancak şehirle bütünleşmede sorun yaşamaya devam ediyor.
Onlarca meydanı, dinlenme alanı var ama iki elin parmaklarını geçmeyen çeşme sayısını nedense kimse görmüyor.
Arabası çok, yolu az, insanı çok gıdası az, toprağı çok, ekeni az, sorunu çok çözeni az derken…
Sorunları çözmekle mükellef olan siyaset, görmedim, duymadım hatta ve hatta neredeysen söylemediniz diyerek her seferinde işin içinde sıyrılmaya çalışıyor.
Hal böyle olunca da herkes topu taca atıyor.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bir ülkenin yada bir şehrin gelişmişliğinin ölçütü eğitimi, kültür-sanatı, ekonomisi ve teknolojisinin yanında bir o kadar önemli göstergesi, o şehrin kaldırım taşının yüksekliğidir.
Bazı ülkeler ve şehirlerde kaldırım dediğin şey yere çekilmiş tek bir çizgiyle belirlenir.
Ne yükselti ne de bariyer bulunur hatta buraya park etmeyiniz levhası bile konulmaz.
Çünkü o çizginin anlamını herkes bilir.
Neyse ki bu şehirde çoğunluk buna uysa da.
Kırsal hayatın alışkanlıkları şehre taşınmış olacak ki, bazen kim ne bulduysa üstüne bırakabiliyor.
Kaldırımlar masa ve sandalyelerle donatılırken, engelli rampa ve yolları birçok vatandaş tarafında işgal edilebiliyor.
Sadece trafikte, sokakta, caddede değil, minibüste, otobüste, tramvayda dakikalar boyunca yüksek selse konuşan bir kesim var ki!
Onlara yere izmarit veya çöp atmayınız demek tam bir felakete neden olabilir.

Sözün kısası bu kadar güzel bir şehrin sadece siyaset kurumu sorunlara kulak tıkamıyor. Bir kesim halkın duyarsızlığı da onları soluyor.
Zengin kültür’ü ve eğitimli genç nüfusu ile tarihi ve güzellikleriyle hem Türkiye de hem de dünyada parmakla gösterilen bu şehir.
Belki bu güne kadar sorunlarını çözemedi ama bu günden sonra sorunlarına gözlerini dört açarak ve kulaklarının pasını silerek başlayabilir.
Çünkü bu şehrin geçmişi gibi geleceği de hepimizi ilgilendirir.