Hamile bir ceylan vardı. Doğumu yaklaştığında ormanın en uzak yerine gitti. Bir
nehir buldu ve nehirin hemen dibindeki ağaca yaslandı. Tam doğuracağı esnada gök
gürledi şimşek çaktı ve yangın çıktı. Soluna döndü bir baktı ki ona ok atmak isteyen
bir avcı var. Sağına döndü aç bir aslan onu avlamak için yaklaşıyordu. Ceylan için o
an tek bir kurtuluş vardı, kaçmak. En iyi onu yapabilirdi ama hamileydi, eninde
sonunda yakalanacağını düşündü ve çıkmazda olduğunu gördü. Kaçacak yeri de
yoktu. Ya aslan parçalayacaktı ya yangında can verecekti ya da avcı onu avlayacaktı.
Belki de nehirde boğulacaktı. Her yer tehlikelerle doluydu ve ceylan kesinlikle bir
kurtuluşu olmadığını düşünüyordu. İşte o an ceylan gücünün yeteceği şeye,
doğumunu yapmaya odaklandı. Sonra neler mi oldu?
Şimşek çaktı, avcının görüşünü kapattı ve çıkan ok aç aslana saplandı. Arkasından
şakır şakır yağan o yağmur ormanın tüm yangınını söndürdü. Bunlar olurken Ceylan
sağsalim doğumunu yapmıştı.
Demem o ki; hayatımızın her anının zorluklarla kuşatıldığını düşünebiliriz. Şems-i
Tebrizi ne diyor: “Tanrının karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. ‘Düzenim bozulur, hayatımın
altı üstüne gelir’ diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden
daha iyi olmayacağını?” Unutma! Tanrı merhametlidir. En zor anınızda bile O’na
güven.