Dikkat ettiniz mi, son yıllarda ülkemiz korkunç bir sevgisizlik, hoşgörüsüzlük ve şiddet sarmalı içinde boğuşmakta. Toplumun her kesimi mutsuzluk ve kaygı içinde çırpınmakta. Son örnek Ankara’daki bir lisemizden. Haberin görüntülerinin bir bölümü sosyal medyaya düşünce televizyonlara kadar taşınmış oldu. Öğrencilerin bazıları, yaşı biraz ileri olduğu gözlenen bir öğretmeni fiziksel ve sözel olarak taciz ediyorlar. Hatta bu yüzden mi bilemedim, öğretmenin hâlen hastanede yattığı bilgisi var. Yine “akran zorbalığı” belki her devirde vardı ancak bugünlerdeki kadar yaygınlaşıp sıradanlaştığını hiçbirimiz görmedik. “Hani bizim zamanımızda…” diye başlayan ihtiyar muhabbetlerine girmek istemem ama gerçekten eski Türkiye’de böylesi olayların yaşanma olasılığı yok denecek kadar azdı.

Tüm bunlar, gençlerin düştüğü umutsuzluk çukurunu ve geleceğe olan güvensizliklerini bizlere anlatıyor. Öğretmene terbiyesizlik etmek ne yahu! Gençlik, şiddet, acımasızlık ve sevgisizlik üçgeni içinde kıvranıyor. Nasıl bir ülke yaratıldı ki saygı ve sevgi böylesine yok oldu? Bir toplumun bu tür değerleri yitirmesi, onu çok örseler ve giderek de yok eder. En büyük tehlike budur, neden olanlar utansınlar diyeceğim de bir yararı yok…

Oysaki insanlığın sevgiye ne çok ihtiyacı var. Hatta onu dile getirmek bile ne kadar zorlaştı günümüzde. Bakın, bazı dillerde aşka ve sevgiye ilişkin ne kadar güzel ve anlamlı sözler var. Fransızcada “seni özledim” yerine “bende eksiksin” deniyor. Duyuya dair ne zarif, ne güzel bir açıklama değil mi? Ama “seni seviyorum” her dilde aynı söyleniyor sanırım. Türkçede de “seni seviyorum” deriz. Ama konu şiir olunca, nasıl da değişiyor söylemler.

Sosyal medyada şairlerin “seni seviyorum” deme tarzlarını toplamış bir dostumuz. Nazım Hikmet şöyle söylemiş: “Senin bana nasip olman şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir.” Cemal Süreya ekliyor arkasından: “Herkes kalbimde bir yere sahipken, senin ülken vardı.” Turgut Uyar şöyle söylüyor: “Bir bozuk saattir yüreğim. Hep sende durur.” Attila İlhan son noktayı koymuş: “Ben aşk nedir bilmem, eski kafalıyım. Bir seni bilirim, bir de adın geçince sıkışan kalbimi...”

Ne güzel söylemiş değil mi şairlerimiz? Sevmeyi, sevilmeyi ne güzel anlatmış, ne güzel dile getirmişler. Bazılarına çok zor gelir “seni seviyorum” diyebilmek. Yetişme tarzı, gereksiz görme, alışkanlık, utangaçlık… Ne derseniz deyin. Sevdiklerinize sevginizi gösterin, arada bir “seni seviyorum” deyin; hem sevindirin hem siz sevinin…