Cumhurbaşkanın son günlerde sinirleri iyice bozuldu, bunun nedenin de AKP’nin gittikçe düşen oyları olsa gerek. Oysaki bir demokraside iktidar olmak da var muhalefete düşmek de. Ancak iktidarı hukuk çerçevesinde kalarak, yasalara uygun olarak yürütmüşseniz iktidardan düşmek elbet sorun oluşturmaz. Çalışıp yanlışları düzeltirseniz önümüzdeki seçimlerde yine iktidar olma şansınız vardır. Ama öyle değil de hak ve hukuk dışı yürütmüşseniz işlerinizi, demokrasiyi ve denetim kurumlarını askıya almışsanız, hesap vermek söz konusu olursa eğer, hakaretler eşliğinde, bir cumhurbaşkanından ziyade padişaha yakışır tonda çevrenize eser gürlersiniz. Hatta “sana Milli Savunma Bakanı’mı, İçişleri Bakanı’mı gönderdim” şeklinde adeta bakanların sahibi gibi davranırsınız. Sistem gereği onları oraya getiren Cumhurbaşkanı, gerçi bundan önceki demokrasi görünümlü lider sultası altındaki Türk tipi demokraside de böyleydi. Yine lider sayesinde vekil olunur, Başbakan tarafından bakan olarak atanırdı. Ama o sistem hiç olmazsa parlamentoya dayalıydı. Bugün Türkiye’de bir saray rejimi var bu yüzden atanmış bakanlar adeta padişahın dudaklarından çıkacak tek söze bakan vezir muamelesi görmekte ve onlarda doğrusu bu durumun hakkını layıkıyla vermekteler. En başarılıları ise İçişleri ve İletişim Bakanları, cansiperane padişahlarını koruyan ve kolluyorlar, atanmış devlet memurluğundan bizzat devlete dönüşmenin örnekleridir kendileri, takdir etmek lazım...

Son günlerde Millet İttifakının üzerine oynayıp kendi saflarını sıklaştırmanın çeşitli yolları deneniyor. Mesela son başarısız Gara operasyonu sonrası HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve tutuklanmaları mecliste görüşülecek. CHP bu kez zokayı yutmayacaktır ama İYİ Parti ne yazık ki fezlekelerin kabulü yönünde el kaldırıp AKP’nin değirmenine su taşıyacaktır. Demokrasinin henüz hazmedilemeyen cazibesi, kaba Milliyetçiliğin dayanılmaz hoyratlığına kurban edilecektir. Düşen oyları yükseltmenin yolu olarak, kendisine biat etmeyenleri hain, düşman ve terörist olarak gösterme gayreti dışında AKP il kongrelerini Erdoğan’ın da katılımıyla “lebalep” doldurmanın aynı amacı taşıdığını görmeliyiz. Kitleler ile olan bağın söylendiği gibi bitmediğini aksine daha da arttığını belirtmek için, “bakın bizlerin oyları düşmemekte bu yoğun ilgi, kongrelerimizi dolup taşıran yığınlar bize olan teveccühün göstergesidir, görün bunları” demek istiyorlar. Saray Rejimi gitmek istemiyor ve gitmemek için; pandemi ortamında esnafa dükkan kapattırıp kan ağlatıyor, ama kendi yandaşlarını tıklım tıklım dolu kapalı bir salonda toplayarak insanların hayatı ile oynamaktan çekinmiyor. Sadece iktidarlarını ayakta tutabilmek için. Saray rejimlerinin önceliği sarayın çökmesini engellemektir. Çok yazık!..