Hayatta iki ilkem vardır: mutlu kılmak, mutlu olmak ve her canlının yaşama hakkına saygı göstermek." İsmet Sungurbey
     Evet, prof. unvanlı hukukçu İsmet Sungurbey; ondan bahsedeceğim: 22 Eylül 2006 yılında 78 yaşında vefat etmiş, 9 yıl olmuş onu kaybettiğimiz. Sağlığında yapılan bir röportajdan pasaj aktarılmış bir paylaşım sitesinde: "Her gece ciğerci, saat 11 gibi dükkanını kapatınca artıkları ve ciğerleri kedi arabamın arkasına doldurur, balıkçıdan da balık alırım. Kedilerin bazıları ciğere bakar ama yemez, bilhassa balığı tercih ederler, onlar için balık alırım. Bir de her ikisini de yemeyenler vardır, onlar için de her gün kaşar alırım. Sabah 4’te kalkar, bir hırsız gibi yola düşerim. Hayvanlar yüzünden saldırı ve tehditlere uğradım. Onun için bir hırsız gibi parmak ucunda kimseye görünmeden hareket ediyorum. Yedikule’den Aksaray’a kadar sur dışında mezarlıklar, parklar ve ara sokaklar olmak üzere 10-15 yerde dolaşırım ve kedileri beslerim. Bunu yaz – kış, hastalık demeden sabah saat 4-9 arası yaparım. Kediler beni tam saatinde beklerler.”
     Değerli hocamız ciddi şekilde hayvan hakları ile ilgiliymiş ve bu emeklerinin sonucunda da bugün uygulamada olan “Hayvan hakları Koruma Yasası”nı kazandırmış bizlere.
     İsmet Sungurbey başka bir röportajında, zaman içinde hayvanlarla empati kurmaya başladığını anlatmış. Bir gün hamile bir köpek görüp empati yapmış, ardından: "Gideceğim, çöplüklerden bir şey arayacağım. Çöplüklerde kömür tozu, naylon, kağıttan başka bir şey yok. Bir kuru ekmek parçası bulursam memelerime süt dolacak, yavrularımı besleyeceğim. Kendimi hep onların yerine koyuyorum, malımı da canımı da onlar için harcıyorum." diye düşünmüş.
     Yazar Yıldırım Türker İsmet hocamız için, “Çağımızın Dervişi” deyimini kullanmış, ölümünün ardından da şunları yazmış: "Yedikule’den Aksaray’a kadar bütün parkların, arsaların, sur diplerinin, yangın yerlerinin kedi köpekleri, hala sözleşmiş oldukları saatte onu bekler. O ise şimdi belki başka bir bahçede, sevgili dostu Oğuz Atay’la gene bir masada demlenip usul usul hayatı onarıyordur."
     İşte böyle bir güzel, duyarlı yüreğe sahipmiş kıymetli hukukcumuz. Ölmeden öce emekli olduğu üniversitede kampüste baktığı kedileri kürsü arkadaşlarına emanet etmiş.  Hüseyin Hatemi hoca da onun emanetine elinden geldiğince sahip çıkmış.
     Geçtiğimiz hafta Kocaeli’nde bir prof. ünvanlı hocanın, evinin bulunduğu lojmanlık alanda bir sokak köpeğini bıçaklayarak öldürdüğü haberi çıktı basında. O gün ölüm yıldönümü çok yakında geçmiş olan bir başka profesörümüzü, İsmet Sungurbey’i anımsadım acı ile.
     Ve çok yakınımızdaki, içimizdeki bir başka prof. unvanı almayı hak etmiş olan güzel insan Oya Kınıklı düştü hemen aklıma. Oya hanımla bir dönem EHKD’de birlikte yönetim kurulunda görev almıştım, onun o güzel yüreğini yakından tanıma şansına erişmiştim. Halen de arada rastlaştıkça, en azından telefonda  görüşürüz, evinin bahçesinde bakıp kolladığı onlarca kedi ve köpeğini, onlar adına verdiği hukuk mücadelelerini anlatır bana. Buradan kendisine saygılarımı, sevgilerimi gönderiyorum tüm can korumacılar adına.
     Ve Yaradana dua ediyorum, her akademik kariyer sahibi kuluna da onlar gibi merhametli, duyarlı yürekler nasip et diye.