Ekonomide yaşanan dalgalanmalar, Türk lirasındaki büyük değer kaybı, yaygınlaşan derin yoksulluk seçim sonrasında en can yakıcı sorunlar olmaya devam ediyor.
Diğer yandan Milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimi öncesindeki kampanya döneminde “Eğitimin dinselleştirilmesi” ile ilgili konular da önemli tartışma başlıkları arasındaydı.
İktidarı destekleyen bir partinin “Eğitim sistemi ahiret öncelikli nesiller yetiştirecek şekilde düzenlenecek” açıklaması eğitimin laiklik ekseninden koparılması ile ilgili önemli bir mesaj vermişti.
Eğitim sisteminin rotasını köklü olarak değiştirecek olan bu türdeki söylemler kamuoyunda tartışılırken önemli bir gelişme oldu.
Eskişehir ve İzmir’de ‘manevi danışmanlık’ denilen bir sistemle okullarda imamlar görevlendirildi.
Bu bağlamda Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü ve Eskişehir Müftülüğünün imzaladığı protokol ile öğrencilere “Milli, ahlaki, insani, kültürel değerlerimizin benimsetilmesi” amacıyla görevlendirilen imamlar ana okulları da dahil olmak üzere ilk, orta ve liseleri ziyaret etmeye başladı.
…
Genel olarak bakıldığında Anayasamızın 24. maddesinde teminat altına alınan “inanç özgürlüğüne” aykırı bir uygulama ile karşı karşıyayız.
Diğer yandan ortaya çıkan tabloyu ‘laik eğitime karşı yapılan bir darbe’ olarak yorumlamak mümkün.
Okullarda temel dini bilgileri aktarmak amacıyla din ve ahlak bilgisi öğretmenleri zaten görev yaptığı halde ‘öğretmenlere bir güvensizlik mi duyuluyor’ diye de sormamak elde değil.
Eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik gerçekliklerden uzak bir şekilde imamların öğrencilere görüş aktarımında bulunması kuşkusuz doğru bir yaklaşım değil.
Soyut düşünme aşamasına geçmemiş olan 12 yaşın altındaki çocukların kafasına cennet, cehennem, günah, sevap gibi kavramların yerleştirilmesinin çok yanlış bir uygulama olduğunu ise tartışmaya gerek bile yok.
Çocukların psikolojik baskı ortamında kalmasının yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde önemli sorunlara neden olabileceğini de gözden uzak tutmamak gerekli.
Çağdaş ilkelere bağlı kalarak eğitim verilmesi gereken okullarımızda esas olarak başarı seviyesinin yükseltilmesi gerekirken yeni sorunlar yaratılmasındaki ısrarı anlamak mümkün değil.
…
Böylesine önemli bir uygulama başladıktan sonra çeşitli kesimlerden doğal olarak çok güçlü itirazlar geldi.
Başta Eğitim Sen ve Eğitim İş Eskişehir Şubeleri olmak üzere duyarlı kurumlar etkili bir şekilde tepki verdiler, protokolün iptalini talep ettiler.
Eğitim İş Genel Başkanı konuyu yargıya taşıyacaklarını açıkladı.
Çocuklarının geleceği ile ilgili kaygı duyan velilerden ise bildiğim kadarıyla şu ana dek herhangi bir tepki gelmedi.
Veliler Milli Eğitim Müdürlüğüne çeşitli şekillerde itirazlarını bildirebilir hatta idare mahkemesinde protokolün iptali için dava açabilirler.
Okullardaki çeşitli etkinlikler ya da yardım toplama çalışmaları için bir arada hareket edebilen velilerin, Okul Aile Birliklerinin sürece dahil olması protokolün iptali yönündeki baskıyı arttıracaktır.
…
Milli Eğitim Bakanlığı en değerli varlığımız olan çocuklarımızın çağdaş normlarda eğitim alabilmesi için “İmamların okullarda görevlendirilmesini öngören protokolü” iptal etmelidir.
Yeni göreve gelen Milli Eğitim Bakanı, okullara imam göndermek yerine atama bekleyen binlerce öğretmenin atamasını yaparak çok daha yararlı bir başlangıç yapabilir.