Ülke olarak asrın felaketini yaşadık.
Bugüne dek görülmemiş deprem 10 ilimizi yerle bir etti…
Binlerce kaybımız ve yaralımız var…
Depremin şiddeti ihmallerin yaratmış olduğu etki ile daha da şiddetli hale geldi…
***
Hatırlarsanız bundan önce de asrın sel felaketini yaşamıştık ülke olarak…
Selin şiddetli etkisi ihmalleri de kabak gibi ortaya çıkartmıştı.
Su yatakları üzerine yapılan koca koca binalar, sel sularının yoluna dizilen binlerce tomruk, yıkımın etkisini kat be kat arttırmış, Kastamonu Bartın sular altında kalmıştı.
***
Yine hatırlarsanız bunun da öncesinde asrın orman yangınlarına sahne olmuştu ülkemiz…
Akdeniz ve Ege bölgelerinde yangın çıkmadık orman kalmamış, yangın yine ihmalleri ve beceriksizlikleri çıkarmıştı ortaya…
***
Yaşadığımız deprem felaketinin yaraları daha yeni…
Bir süre sonra muhtemelen tıpkı yaşadığımız o korkunç sel ve yangın felaketleri gibi bu deprem  felaketini de unutacağız.
Unuttukça; çok değil bir-iki ay sonra yaşayacağımız ve yine ihmallerin ortaya çıkacağı sel felaketini yaşayacağız!
Unuttukça; çok değil, dört-beş ay sonra yaşayacağımız ve yine ihmallerin ortaya saçılacağı orman yangınlarını yaşayacağız!
Unuttukça; çok değil, bir süre sonra yaşadığımız ve yine ihmallerle şiddeti katlanacak olan benzeri depremleri yaşayacağız!
***
Unutacağız çünkü muhtemelen bu defa da akıllanmayacağız!
Her felaket sonrası aldığımızı sandığımız ama kafamıza bir türlü girmeyen derslerden yine sınıfta kalmaya devam edeceğiz!
Ta ki; aldığımız dersleri kafamıza sokup, sınıfı geçinceye kadar!

DEPREM-9

*******

BU TRAVMAYLA NASIL YAŞANIR Kİ?

99 depremine Sakarya’da yakalanan, bazıları göçük altından çıkmış, bazıları gözünün önünde yakınlarının can verişine şahit olmuş akraba ve arkadaşlarım var…
Üzerinden yıllar geçmiş olsa da yaşadıkları o travmayı hala tam olarak atlatmış değiller.
***
İçlerinde hala banyo yaparken kapıyı açık bırakanlar var örneğin…
Kimsenin evinde kalamayan, seyahat edemeyen, yatağında hala yatamayan var…
***
Çocuklarını hiçbir yerde kalmasına izin vermeyen…
Her deprem söylentisinde travmayı yeniden yaşamaya başlayan…
Sürekli üzerine bir şeylerin yıkılacağı ve göçük altında kalacağı endişesi yaşayanlar var…
***
Hala ışıklar kapalı uyuyamayan…
Hiçbir yeri güvenli bulmayan…
Kendisini sürekli tehlikede, çaresiz ve güçsüz hissedenler var…
***
Önceki gün televizyon kanalında mikrofon uzatılan enkaz altından çıkmış bir depremzede yaşadıklarını ve bundan sonra nasıl yaşayacaklarını anlatırken “Ölen kurtuldu gitti! Asıl biz bu yaşadıklarımız ve şahit olduklarımız ile bundan sonra nasıl yaşayacağız? Bu korku, bu acı, bu çaresizlikle nasıl baş edeceğiz?” dedi ya…
Sonuna kadar haklıydı!
Nasıl unutulur ki bu travma?
Nasıl yaşanır ki?

depremzede
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

MÜTEAHHİTLER GÜNAH KEÇİSİ Mİ?

Yaşanan deprem sonrasında binalar yerle bir olunca en çok suçlanan kesim müteahhitler oldu…
Depremde yıkılan binaların müteahhitleri hakkında ardı ardına soruşturmalar başladı.
Bazı müteahhitler yurt dışına kaçmak üzereyken yakalandı…
Bazıları belki de yurt dışına kaçtı…
Bazıları kaldıkları ikametlerde gözaltına alındı…
Bazıları ise hala aranıyor…
***
Dün; kendisine ait firması Eskişehir’de yıllardır faaliyet gösteren tanıdık bir müteahhit ulaştı…
“Elbette bu meslekte mesleğin görevini yerine getirmeyenler var ve bunlar kusurlarından dolayı elbette cezalarını çekmeli  ama tek günah keçisi müteahhitler mi?” diye sordu önce…
Ardından da…
-“Müteahhit yapının finansörüdür. Projeyi çizen mimar, uygulamayı yapan inşaat mühendisi, denetimi yapan yapı denetim, yapının kontrolünü gerçekleştiren belediyenin hiç mi suçu yok bu yıkılan binalarda?” dedi…
yıkılmayan binalar