Bilindiği gibi 10 Nisan, Türk Polis Teşkilâtı’nın kuruluş yıldönümüdür. 
Ve her yıl, farkındalık yaratmak için çeşitli törenlerle kutlanır.  
Eh bendeniz de 40 yılı aşkın bir süre bu güzide teşkilâtın Mülkî Amiriliğini yaptım. 
Bir bilseniz, kitaplara sığmayacak traji-komik ne hatıralar var. 
Türk Polisi Teşkilâtı’nın bu kuruluş yıldönümünde savaştan, salgından ve hayat pahalılığından bunalan toplumumuzu biraz gülümsetmek istedim. 
Haydi gülümsiyelim… 

Eskişehir’de Emniyet Müdürü Savaş Yücel ile görev yaptığımız yıllar… 
Kamuoyu bilir, birlikte güzel ve etkili hizmetler yaptık. 
İçişleri Bakanlığı’nın takdir yazılarıyla sabittir: 
Teşkilâtın yeniden yapılanarak daha etkin hale gelmesi, 
Araç-gereç yönünden takviyesi, 
Polisin gözü kulağı olacak teknik takip cihazlarıyla donatılması, Mobese’nin devreye sokulması, 
Ve şimdiki görkemli hizmet binasının yapılması gibi hizmetlerle ülkemizde hep öncü ve örnek olduk. 
Tabi, bu hizmetlerin pek çoğu Eskişehirlilerin inanılmaz desteğiyle yapıldı. 

Bilhassa yerel basınımız iyi bilir. 
Savaş Yücel renkli, sempatik ve sıra dışı bir kişilikti. 
Böylesi bir polis haftasında mal sahibi vatandaşları uyarmak için, “HIRSIZIN BAŞINI BELAYA SOKMA” yazılı pankart yaptırmış ve şehrin muhtelif yerlerine astırmıştı. 
Bu pankart epey gündem olmuş, lehte ve aleyhte çokça tartışılmıştı. 
Uyanık hırsızlar bu pankarttan çok rahatsız olmuş olacak ki, bazılarını çalmışlardı. 
Eskişehir basını fırsatı kaçırır mı? 
Biraz da Savaş Müdürü kızdırmak için manşetleri patlatmışlardı: 
“HIRSIZIN BAŞINI BELAYA SOKMA, diyen pankartları da hırsızlar çaldı.” diye… 
Bu yorumlar Savaş Müdürü biraz kızdırdı.  
Basınla arayı düzeltmek yine bana düşse de, bu pankartlar herkesi tebessüm ettirerek üzerinde uzun süre konuşulmuş, hırsızlara karşı halkın uyarılmasına cidden vesile olmuştu. 

POLİS TAPELERİ’NDEN 

 

Eleman: Alo! Abi neler yapıyorsun? Biraz konuşmamız lazım! 
Çete lideri: Tamam konuş ne diyeceksin..? 
Eleman: Abi hani şu adamı kaldırmıştık ya… 
Çete lideri: Sus ulan polis dinliyor, düzgün konuş. 
Konuşma esnasında telefon kapanır, çete lideri adamını hemen arar. 
- Lan ne oldu, neden kapadın telefonu? 
Eleman: Abi telefonlar dinleniyordur ya… Filmde izlemiştim, polis üç dakikada yerini belirliyormuş. Ben garanti olsun, yerimizi tesbit edemesinler diye ikibuçuk dakikada kapatıyorum. 
Çete lideri: Lan salak Türk Polisi FBI mı CIA mı belirlesin yerini? 
Eleman: Öyle deme abi teknoloji çok ilerledi artık. Kapattım hadi… 

ŞEREFLİ HIRSIZ 

 

Kamil adlı kişinin başını çektiği çete araba hırsızlığında yeni bir yöntem geliştirir. 
Kapıyı zorlayarak açmak, düz kontak yapmak gibi usüller çeteye çok zahmetli gelir.  
Bunun yerine gözlerine kestirdikleri araç sahibinin evine girerek aracın anahtarını çalmak daha akıllıca gelir. 
Nitekim bu yöntemle lüks bir araba çalarlar. 
Kamil isimli çete reisi, çaldıkları arabanın sahibi Cenk’in telefonuna ruhsat bilgilerinden ulaşır. 
Kamil: Alo Cenk bey. 
Cenk: Kiminle görüşüyorum? 
Kamil: Araban bende, onun için aradım. 
Cenk:Kimsin sen? 
Kamil: Sakin ol. Bize onbeş bin lira vermezsen arabayı parçalar şaftını da sana gönderirim. Anahtarlar da ben de olduğu için sigortadan parayı nah alırsın. 
Cenk: Ne istiyorsun?  
Kamil: Dedik ya onbeş bin. Arabanın değerinin onda birini istiyoruz. 
Cenk: Peki parayı verdiğim halde arabamı teslim edeceğinizi nerden bileyim? 
Kamil: Hop kardeşim orada dur! Tamam biz hırsız olabiliriz. Ama şerefsiz değiliz. Parayı getir, arabanı al! 

RAMAZAN HÜRMETİNE 
Hedefledikleri dükkânı soymak isteyen hırsız çetesi aralarında şöyle bir durum değerlendirmesi yaparlar: 
Eleman: Abi, adam dükkânı kapattı. Dükkâna giriyor muyuz? 
Çete lideri: Lan salak, lan geri zekâlı, oruçlu oruçlu hırsızlık yapılır mı? 
Eleman:Tamam abi anladım; o zaman orucu açalım öyle gireriz. 
*  
İki çete elemanının karşılıklı konuşmalarından: 
-Alo durumlar nasıl? 
-İyi, fena değil. 
-Oğlum neden bu kadar az geliyor sesin; duyamıyorum. 
-Kısık sesle konuşuyorum, sen de öyle yap! 
-Lan manyak mısın, neden öyle yapayım? 
-Esas manyak sensin lan. Konuştuğum duyulmasın diye yapıyorum. Telefonlar dinleniyor, haberin yok mu? 

BU DA TELEKULAK KAZASI 
İşadamı Veysi hakkında başka bir iş adamı, kendisini tehdit ettiğini iddia ederek şikayette bılunur. 
Savcılık dosyayı Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne gönderir. 
Çünkü bu işadamı hakkında daha önce de işlem yapılmıştır.  
Dinleme yapan polis adamın bir görüşmesinden iyice işkillenir. 
Çünkü Veysi, Aysel adlı bir kadını arayarak uyuşturucu madde istemektedir. 
Veysi: Ya bana acele afyon lazım. Sende varmış. 
Aysel: Ya sorma bir tane vardı. Ama kalmadı. Daha sonra ayarlarım, ama zaman alır. 
Veysi: O kadar bekleyemem, bana acil afyon lazım… 
İşadamı aslında tehdit suçundan gözaltına alınmıştır. 
Fakat emniyette kendisini başka bir sürpriz bekler. 
Durum anlatılarak sorgu başlar. “Aysel adlı hanımdan afyonu kendin için mi, başkası için mi istedin?” diye sorulur. 
Adam iyice şaşırmıştır. Duruma açıklık getirir: 
-Aysel hanım GSM bayisidir, der. Ben ondan afyon istemedim Ayfon (IPhone) istedim, der. 
Durum anlaşılmıştır; memur dinleme yaparken Ayfonu, afyon anlamıştır. 
Yani bu bir telekulak kazasıdır. 

Bendeniz de...
Bu vesile ile Polis Teşkilâtımızın kuruluş yıldönümünü tebrik eder, kazasız belasız hayırlı hizmetler dilerim.