Uzun bir aradan sonra...
Tüm dostlara yeniden merhaba!
*
İster inanın ister inanmayın, Eskişehir bir  tutku...
Nerede olursak olalım ona özlem duyuyoruz.
Dikili'de bu özlemi kısmen gideren bir Eskişehirliler Sitesi var. Siz buna,"Küçük bir Eskişehir" de diyebilirsiniz.
Bizim ev de bu siteye çıkışın tam başında; 26 plakalar önümüzden gelip geçtikçe içimiz açılıyor. Selâmlaşıyor, uzun uzun muhabbetler  ediyor, hasret gideriyoruz.
Yine de havasına toprağına, suyuna yaprağına hasret duyuyor insan.
*
Şampiyon Ekip
Tatili bitirip Eskişehir'e yenice girmişken, bizim Dostlar Gurubunun  eşgüdümünü yapan İsmail Canbaz aradı.
Daha önce de yazmıştım; İsmail'in bütün ilişkileri iyilik üstünedir.Güleç yüzüyle her yükün altına herkesten önce giren,  dost sıcaklığıyla herkesi buluşturan görüştüren bir insandır.
-Sayın Valim, dedi, size bir haberim var!
-Hayırdır İsmail, dedim.
-Gurup arkadaşlarımızdan Kemal Kaya'yı bilirsiniz. Onun başkanı olduğu Eskişehir Aşçılar Derneği Konya'da yapılan Gastrofest festivalinde 1. olup  Eskişehir'imize altın madalya kazandırdı. Kendilerini ziyaret edip tebrik edeceğiz, katılır mısınız?
-Elbette katılırım, hem de seve seve...
*
Dernek binası önüne vardığımızda Başkan Kemal Kaya ve arkadaşları tarafından karşılanıp buyur edildik.
İlk bakışta anlaşılıyor; hepsi de mekanları gibi yürekleri de tertemiz insanlar. Dudaklarındaki tebessümde, yüzlerindeki ışıltıda zafer kazanmanın haklı gururu okunuyor; özgüven, coşku  taşıyor duruşlarından.
Çok geçmeden tatlı sözlü, sıcak yüzlü bir sohbet başladı.
Başkan Kemal Kaya'nın açıklamalarından anlayabildiğim şu ki;
Bu arkadaşlarımız, kimselerden ve hiçbir kurumdan ciddi bir destek ve teşvik görmeden, kendi kıt imkanlarını zorlayarak özveri ve sorumlulukla çalışmışlar. Gastronomi biliminin gerekleriyle Rumeli, Kırım,Kafkaslar gibi Türk yurtlarından esintiler taşıyan geleneksel Eskişehir mutfağını harika bir şekilde harmanlayıp yarışmaya yansıtmışlar.
Sonuçta da gelsin altın madalya...Bileğinin hakkıyla söke söke almışlar.
Hem de Gaziantep, Adana gibi damak zevki yüksek, yemek kültürü ile ünlü illeri geride bırakarak...
*
Onların bu sıcak anlatımlarını dinlerken Anacığımın o mütevazı sofrası yüreğimde yeniden dirilir gibi oldu.
Sabrıyla açlığı güzelleştiren, tebessümüyle yemekleri tatlandıran, rahmaniyetiyle suları zemzemleştiren o mübarek sofra...
Uygun bir şekilde serilmiş sofra bezi... Ortasında bir kasnak, üzerinde kıyıları işlemeli kalaylı kocaman bir sini... Nakışlı tahta kaşıklar, kalaylı bakır taslar, perçem perçem yufka ekmekler... Dumanı tüten, üstü naneli tarhana çorbası... Ve onun ilahî bir huzurla odayı kaplayan mis gibi kokusu...
*
Yemek deyip geçmeyelim.
O, sadece işkembe şişirme eylemi değildir.
Yemek kültürdür; millî hayatın ana temalarındandır. Aynı zamanda o milletin medenî seviyesinin göstergesidir. Hangi yemeğin tercih ediliğinden tutun da, ne zaman yendiği, nasıl yendiği, pişirilmesi, yemek çeşitleri, sofra düzeni, servis usulleri, mekân seçimi ve misafir ağırlanması gibi hususlar o kültürün temel unsurlarıdır.
*
Yemek konusu zinhar hafife alınmamalı!
Siz mutfağınıza uluslararası alanda sahip çıkıp tescillemezseniz birileri çıkar, topraklarınıza olduğu gibi yemeklerinize de göz diker.
Tıpkı Yunanlıların yaptıkları gibi...
Bir de bakmışsınız baklava olmuş baklavaki, ıspanak olmuş spanakopita,cacık olmuş cacıki, kurabiye olmuş kourabiedes...
Bilinmeli ki mutfağınıza sahip çıkmak bir anlamda toprağınıza sahip çıkmaktır, diyebiliriz.
*
Bu düşünceler kafamdan geçerken Durmuş Calp'ı gördüm. Organize Sanayide faaliyet gösteren meşhur Oda Restoran'ın sahibi Durmuş Usta...
O ki, yıllardır ilimizin sanayici ve işadamlarının yerli ve yabancılara karşı yüzünü ağartan kişi...
Anladım ki, bu yarışmadaki başarının gizli kahramanlardan biri de odur. Hem de sessizce, kendine pay çıkarmadan...
Tanıdığım Durmuş Usta çok yönlü bir insandır.
Aşçılığının yanında Türk Dünyası'nın, Eskişehir'de sanki fahri konsolosudur. Türk Cumhuriyetlerinden okumak için gelen çocukların farfarasız, reklamsız  dert babasıdır.
Yıllar boyu, onun mekanından sadece karnım değil, gönlüm de doymuş olarak çıktığım çok olmuştur.
Bu başarılı ekibin içinde onu da görmekten ziyadesiyle mutlu oldum.
*
Temennim o ki;
Kenti yöneten, sorumluluk taşıyan kişi ve kurumların böylesi başarılı ve değerli çalışmaları görmesi, teşvik etmesi ve desteklemesir.
Bu hem yasal, hem de vicdani bir görevdir...
Umarım duyarlı davranıp destek olurlar.