Cumhuriyet Halk Partisine mensup bir siyasi aktör, milletvekili, belediye başkanı, parti yöneticisi vb. Olmak istiyorsa, hem siyasi hem de ideolojik olarak belirli bilgi ve donanımlara sahip olması gerekir...
***
Örneğin: Evvela partinin kuruluş evrelerini bilmek zorundadır.
Aynı zamanda amblemi de olan Altı Ok'un ne anlama geldiğini ve bu okların işaret ettiği ilkelerin neler olduğunu da bilmek zorundadır.
***
Mesela; CHP'nin dönemsel evrimleri olan, Tek Partili Dönem- Çok Partili Hayat- Ecevit'in Ortanın Solu dönemi- 80 sonrası yapılanma-2000'lerde başlayan dönüşüm ve şimdilerde yaşanan değişim dönemleri hakkında bilgi sahibi olmak zorundadır.
***
Türkiye'nin güncel sorunları ve bu sorunlara karşı partinin tutumu hakkında mutlaka bilgi sahibi olmalıdır...
Sosyal demokrasinin ne anlama geldiğini, evrensel ilkelerinin neler olduğunu bilmelidir örneğin...
***
Partinin tüzüğü ve programına hiç olmazsa şöyle bir göz gezdirmiş olmalıdır...
Parti içi hiyerarşi, kurallar ve işleyiş hakkında az çok fikir sahibi olmalı, parti disiplini ve kolektif sorumluluk anlayışı konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
***
Kısacası; Cumhuriyet Halk Partisi'ne mensup bir siyasi aktör, partiyi temsil edecek bir makama kendini yakıştırıyor ve talip oluyorsa, kendisine temsil kabiliyeti de kazandıracak olan siyasi, ideolojik ve kültürel bilgi ve donanımlara sahip olması gerekmektedir...
***

CHP'de çoğu zaman bu saydığımız özelliklere sahip olanlar, bir şekilde bağladığı delegelere sahip olanlara kurban gitti...
Partinin ideolojisinden bi haber olan, tek referansları “Ben dede'den-baba'dan partiliyim” demek olan bir dolu isim partinin önemli makamlarına geldi.

Bakın şu sıralar bile, kongre süreci daha başlamadan kimlerin başkan olacağı tartışılıyor...
Bazı isimler belediye başkanlarının vereceği destekle şanslı görülürken, bazı isimlerin de çok delegesi olması nedeniyle seçilm şansı olduğu tahmin ediliyor.
Bilgi, beceri, meziyet ve temsil kabiliyeti gibi özelliklerin olup olmadığını sorgulayan, vasıflarının bulunup bulunmadığını arayıp soran bile yok...
***
Ne diyelim?
Keşke kongrelerde, gündem maddeleri arasına bir de “Adayların sınava tabi tutulması” maddesi eklense...
Eklense de, kongrede seçime geçilmeden önce parti üyeleri ve delegeleri, başkanlığa aday olanları karşılarına alıp, Altı Ok'un ve Sosyal demokrasinin ne anlama geldiğinden, partinin tüzük ve programında yer alan belirli konulardaki tutum ve ilkeleri konusunda ne bilip ne bilmediğini ortaya çıkartacak bir sınava tabi tutsa ve buna göre de bir tercihte bulunsa...
***
Bu dediğimiz olur mu?
Elbette olmaz!
Kim uğraşır ki bu kadar bilgi edinmeyle...
Kapı kapı dolaşıp, eşi dostu ve komşuyu üye yapıp, o üyelerle yine hısım akrabayı delege seçtirmek yoluyla kongre kazanma ihtimali çok daha kolay...

Chp-95
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BİR İNAT UĞRUNA YA RAB...

Dede Korkut Parkı, Millet bahçesi ve Miniatürk parkı...
Üniversite ve Milli Emlaktan, Türk Dünyası Kültür Başkenti Vakfına tahsis edilen parklar.
Vakıf bu parkların içinde bulunan ticari mekanları çalıştırıyor ama parklara bakamıyor.
Bu yüzden her üç parkta da bakımsızlıktan dolayı yakınmalar hiç bitmiyor.
Hal böyle olunca Dede Korkut parkı ile Millet Bahçesi (Belki de aralarında Miniatürk parkı da vardır) Türk Dünyası Vakfından alınarak, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne devrediliyormuş.
Yani...
Bu parkların bakımı bundan sonra bu müdürlük tarafından yapılacakmış.

Şimdiden söyleyelim: Bulunan bu çözüm de bu parklar için çare olmaz.
Zira...
Olmayacağına dair önümüzde bir Hatboyu örneği var.
Bilindiği üzere DDY tarafından yapılan Hatboyu ısrarla belediyelere devredilmedi.
Bu yüzden, yapıldığı günden bu yana ya çöpleri toplanmıyor, ya ışıkları yanmıyor ya da kırılıp dökülen yerleri onarılamıyor.
Üzerine dikilen bitkilerin durumunu söylemiyoruz bile.
***
O yüzden...
Çevre Müdürlüğüne devredileceği söylenen Millet Bahçesi ve Dede Korkut parkları da bu yöntemle bakımlı hale gelemeyecek.
Çünkü...
Belediyelerin bakım ve onarım kabiliyeti bu müdürlüklerin hiçbirinde yok...
***
O yüzden...
Gurur yapmadan, inat da etmeden bu parkların, hiç olmazsa bakım ve onarımını üstlenmesi için belediyelere devredilmesi lazım.
Ama gelin görün ki; Eskişehir'deki AK Partililer, “Buraları biz yaptık. CHP'li belediyeler üstüne konmasın” düşüncesiyle hm gurur hem de inat yaptıkları için bu parkları belediyelere ısrarla devretmiyor.
Bir inat uğruna parklar heba ediliyor...

Park-22
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


HÜKÜMET KAYSERİLİ BABA GİBİ...

Kayserilinin oğlu babasından para istemek için yanına gider;
“Baba bana 500 bin lira verir misin ?
Babası oğluna döner ve der ki:
-400 bin liramı? Napıcan lan 300bin lirayı?, 200 bin lira neyine yetmiyor?
Al sana 100 bin lira der ve 50 bin lira verir.
***
Biliyorsunuz, 600 bin kamu işçisi için 7 ay önce başlayan sözleşme görüşmeleri sonuçlandı.
Sözleşme masasına yüzde 90 zam isteğiyle oturan Türk-İş ve Hak İş gelinen noktada yüzde 24 zamma imza attı.
***
Hükümet, tıpkı Kayserili baba gibi “Yüzde 90 zam mı? Napacaksınız oğlum yüzde 70 zammı? Yüzde 50 neyinize yetmiyor? Alın size yüzde 30 zam diyerek, iki sendikanın eline yüzde 24 zammı tutuşturuverdi!
***
Sendikaların “Mış” gibi oturduğu pazarlık masası her yıl olduğu gibi bu yıl da işçiye reva görülen sefalet ücretiyle sonuçlandı...

1-573