Eskişehir denince ilk akla gelen simgelerden biridir Porsuk Çayı… Kimi zaman gondollarla gezen çiftlerin romantik anılarına fon olur, kimi zaman şehri süsleyen doğal bir tablo gibi karşımıza çıkar. Ancak bugün, o tablo giderek silikleşiyor. Porsuk, sessiz bir çığlık atıyor.

Son günlerde özellikle Kanlıkavak Parkı çevresinden gelen görüntüler, sadece bir kuraklık belirtisi değil; aynı zamanda bir uyarıdır. Drone kameralarıyla kayda alınan görüntülerde, suyun çekildiği ve çay yatağının yer yer tamamen kuruduğu net biçimde görülüyor. Bu sadece bir manzara değişikliği değil; bir ekosistemin sessiz çöküşü anlamına geliyor.

Peki, ne oldu Porsuk’a?

Barajdan gelen suyun azalması mı? Altyapı çalışmaları mı? Yoksa mevsimsel kuraklığın bir sonucu mu? Bu soruların yanıtı hâlâ yetkili ağızlardan resmi olarak açıklanmış değil. Ancak ortada büyük bir gerçek var: Eskişehir’in simgesi olan Porsuk Çayı, bugün bir tehlikenin eşiğinde.

Porsuk Çayı sadece estetik bir unsur değil; aynı zamanda şehir ekosisteminin, tarımsal sulamanın ve sosyal yaşamın bir parçası. Su seviyesi bu şekilde düşerse, sadece doğal yaşam değil, turizm, çevre sağlığı ve hatta şehir kimliği de zarar görecektir.

Bu durumun nedenini anlamak, çözüm üretmek ve benzer risklere karşı kalıcı önlemler almak artık bir zorunluluk. Bu yalnızca yerel yönetimin değil, tüm kamu kurumlarının ve vatandaşların ortak sorumluluğudur.

Porsuk’un kurumasına kayıtsız kalamayız.
Çünkü bu su, sadece bir çay değil…
Bu su, bir şehrin hafızasıdır.