Kendi türüne ve dünyadaki diğer canlı türlerine saygısızca davranabilen,
büyüdükçe küstahlığı da büyüyen; tüm yaratılmışlara kötülüğü dokunan tek
canlı kim mi?
Tüm Evren’in kendisi için yaratıldığını sanan ve bu yüzden doğada bizim kadar
yaşam hakkı olan hayvanları acımadan öldürebilen, yeşil ormanları yok eden, her
sorunda savaş çıkaran, savaştığı ülkelere demokrasi getireceğim diyerek felaket
getiren ve ne zaman seveceği, ne zaman saldıracağı bilinmeyen türün adı insandır.
İnsan denilen bu varlığı da çözmeye çalışma! Dünya var olduğundan beri
çözülemeyen bir çelişkiler yumağıdır. Neye, nasıl tepki vereceği önceden tahmin
edilemeyen, çoğunluğun ağladığına gülen, gülünen bir olaya ağlayabilen;
yaratılmışların en yücesiyken, düşmüşlerin en aşalığı olabilendir. Olduğu gibi
görünmekten çekinen ve başkalarının beğenisini kazanacak şekilde görünmeye
çalışan bu varlığın adı insandır.
Ama bu insan yaradılış özelliklerini ön plana çıkarmadan; dile, dine, ırka, mezhebe
etnik kökene bakmadan seninle söyleşide bulunur. Adaletli ve paylaşımdan yana olur,
çaresizlere çare olur, düşünceli, iyi ve çevresine yardım eden bu düzgün insanlardan
da söz edeceğim de şımarır diye korkuyorum. İnsana da hakkını verelim! İnsan olmak
da kolay değil. Evren’in yaradılışından sonra kendi yaratılışı ile bu güne kadar yaşam
kodlarını nesilden nesile aktaran ve bu kayıtları beynindeki bellekte tutan ve
belleğindeki bu bilgilerden kim olduğunu araştıran da insandır. “Beni bende demen,
bende değilim. Bir ben var bende, benden içeri.” Diyerek bildiklerini bizlere
aktarmaya çalışan Yunus Emre gibi biz de insanlığımızı bileceğiz. Ama sen gene de
karşındaki insanın sözlerine ve sana karşı iyi görünüşüne aldanma! Görünüşte herkes
insan gibi görünür!.