Giordano Bruno dünyadan başka pek çok gezegen bulunduğunu söylediği için 1600 yılında Katolik Kilisesi’nin kararıyla Roma’da yakılarak öldürüldü. Galileo Galilei, kilise tarafından uğradığı türlü baskılar sonucunda dünyanın döndüğü iddiasından vazgeçmek zorunda kaldı. Charles Darwin de “evrim kuramını” yayınlayınca çeşitli ithamlara ve tehditlere maruz kaldığı halde Bruno ve Galilei’den daha şanslıydı. Sanayi devrimine doğru giden yolun yarattığı altyapı dünyayı değiştirmişti. Açıkladığı görüşler Giordano’nun ve Galilei’nin görüşlerine göre kiliseye çok daha tersti. Eğer bu görüşlerini Giordano ve Galilei’nin yaşadığı dönemde öne sürmüş olsaydı kazığa geçirilmekten ya da diri diri yakılmaktan kurtulamazdı. Zaman içinde kilise önce Bruno’nun ve Galilei’nin haklı olduklarını kabul etmek zorunda kaldı. Darwin için ise kilise evrim kuramına karşı çıkışını gözden geçirmiş ve ona olan hak teslimini resmi olarak özür dilemeye kadar getirmiştir. İnsanlık tarihinde kilisenin önce Bruno ve Galilei’nin kuramlarını kabulü sonra da Darwin’den özür dilemesi, tarihte din ile bilimin karşı karşıya kalışlarındaki en önemli kesitleri ve hepsinde de bilimin haklı zaferini işaret eder…
Uygarlığın temelinde insanlığa yön veren iki büyük olgu hep din ile bilim olmamıştır. Zaman zaman araya din ve felsefe çelişkileri girmiş, günümüze dek süren tartışmalara neden olmuştur. Din felsefe karşıtlığının en büyük hikayelerinden biri 27 Temmuz 1656 günü Amsterdam’da yaşanmıştır. Yahudiler en parlak evlatlarını cemaatlerinden o gün kovmuşlar, buna “herem” (dışlama) töreni demişlerdir. Bu kez heremin muhatabı, ince yapılı, düşünceli, soluk ve mat tenli, henüz 24 yaşında bir delikanlıydı. Adı Baruh Spinoza idi. Herem metni Spinoza’ya beddualar yağdırdıktan sonra Cemaat yönetimi, “Tanrı onun adını silsin” bedduasıyla lanetliyordu. Ama neyse ki, Spinoza’nın Tanrısı bu lanetlemeye kulak asmadı.  Bugün, Spinoza çok sevilen bir filozof olarak tarihte yerini alırken onu dışlayanların adlarını bilen yok. Aksine son 100 yılda, laik Yahudi aydınlarda bir saplantı oluştu: Spinoza’nın dışlanma hükmünü iptal etmek. 100 yıldır, bir nesil geçmiyor ki, birileri kalkıp, “Yahudiliğin Spinoza’ya karşı işlediği günahın telafisini” talep etmesin. Bu isteğin asıl nedeni ise Spinoza’yı değil, Yahudiliğin kendini aklama çabası olarak tarih sayfalarında yerini alıyor…