Havalar sıcak mı sıcak; serinleyebilmek adına türlü tedbirler alıyoruz, zaten uzmanlar da bu konuda ciddi şekilde uyarıyor insanları. Önümüzdeki hafta bu haftadan da sıcak olacakmış, vay halimize.
Peki bizler böyle sıcaklardan olumsuz etkilenirken, imkanlarımız ölçüsünde tedbirler üretirken diğer canlılar, onlar ne yapıyor hiç düşündünüz mü? Kediler, köpekler, kuşlar. En başta, içecek suya erişebiliyorlar mı yeterince? Sonra güneşin yakan, alev dillerinden kaçacak serin alanlar bulabiliyorlar mı?
Çok insan bu yazdıklarımın ayrımında bile değil buna eminim. Aksi olsaydı, geçtiğimiz haftalarda basında, görsel medyada, sanal alemde çokça paylaşılan şu haber yaşanmaz, içimizi yakıp kavurmazdı açıkçası.
İzmir’de denize girdiği için şikayet edilen ve yetkililer tarafından barınağa götürülen Ares, barınakta yakalandığı kanlı ishal (Parvovirüs) hastalığı nedeniyle can verdi. Birkaç gün barınakta kalan köpek, gönüllüler tarafından barınaktan çıkarılmış ve sahiplendirilmişti. Ares’in denizde yüzdüğü, oynadığı o mutlu anların videosunu da izledim, gözlerim yaşla doldu, nasıl ağlanmaz ki, çok mutluymuş garibim. Serinlemiş, eğlenmiş aynı biz insanlar gibi. Ama işte, denizlerin sadece insanlara ait olduğunu (!) var olan dünya nimetlerini paylaşmaya hakları olmadığını bilememiş işte.
Böyle mi, gerçekten de dünya ve üzerindekiler sadece biz insan cinsinin malı mı? Hayvancıklar -ki dünyaya gelmelerinde asla bir talep ve kusurları olmamış tersine bizlerin, yetkili kurumların görev ihmali olmuş- onlar Tanrının var ettiği denizden, ağaçtan, gölgeden, güneşten, dağdan, kayadan, ormandan, çaydan, sudan faydalanamazlar mı? Buna hakları yok mu?
Nasıl bir vicdansızlıkla o güzel, masum canı denize girdiği için şikayet ettiniz? Ve sonuçta, geçtiğimiz temmuz ayında çıkartılan şu ucube yasadan sonra artık kapasitesinin çok üzerindeki dolulukta olan barınaklarda yaşanmasına hiç şaşmadığımız öldürücü virüse maruz kalıp, sahiplendikten çok kısa bir süre sonra ölmesine neden oldunuz. Bu vebali taşımaktan hiç mi çekinmediniz? Belki de farkında bile değilsinizdir kim bilir.
Biz sizleri koskoca dünyaya sığdıramadık işte. Sizler bizi o sevgi, vefa yüklü yüreklerinizin affediciliğine sakın ola ki sığdırmayın, bağışlamayın bizi.