Eski Askerlik Şubesi'nin tam karşısında, üzerinde bulunan bir değirmenin hemen gerisinden yüzeye fışkıran bir yeraltı suyu, önce Yediler Parkı'na, oradan da Hamamyolu'nu boydan boya kat ederek, Çukurçarşı yanından Porsuk Çayı'na dökülen bir dere oluştururdu.

İşte; Akarbaşı Mahallesi'nin ismi, o yeraltı suyunun çıktığı yerin o mahalle sınırları içinde olması nedeniyle konulmuştur. Derenin isminin “Akar Deresi” olarak isimlendirilmesi de bu yüzdendir.

Söz konusu yeraltı suyunun yüzeye çıkma sürekliliğini sağlamak için herhangi bir çaba gösterilmemesi ve çevresinde başlayan inşaatların temel kazıları, yeraltı suyunun zamanla yön değiştirmesine ve kaybolmasına neden olmuş, üzerindeki değirmeni de koruma altına almak kimsenin aklına gelmemiştir.

Su kesilince Yediler Parkı içindeki küçük gölet önce yapay bir havuza dönüştürülmüş, sonra havuz tamamen kaldırılmış, Hamamyolu'nu boydan boya geçen Akar Deresi de, susuz kaldığı için, üzeri betonla kaplanarak yol haline getirilmiştir.

Sözünü ettiğimiz Akar Deresi'nin bir kolu yukarıda söz ettiğimiz şekilde Hamamyolu'nu boydan boya geçip, Porsuk ile buluşurken, bir kolu da yuvarlak bir beton kanal taşı ile çapraz tarafa yönlendirilmiş, suyun yönlendirildiği mahalle o büyük beton kanal taşı nedeniyle Deliklitaş ismini almıştır...

Sonuç olarak:
Bugün Akarbaşı'nda akan bir su yoktur. 
Su olmayınca Akar Deresi de üzeri betonla kapatılarak yok edilmiş, Deliklitaş'a ismini veren o kanal taşı da ortadan kaybolmuştur...
Tıpkı, Bademlik'e ismini veren badem ağaçlarının ve Eskişehir'in ilk halka açık havuzunun, Vişnelik'e ismini veren vişne ağaçlarının, Bağlar'a ismini veren üzüm bağlarının yok olup gittiği gibi...

Görüldüğü üzere Eskişehir geçmişini koruyamamış, şehrin geçmiş hafızasını besleyecek önemli mekanları bugüne taşımayı başaramamıştır. Şehrin en önemli markalarından biri olan Anadolu Üniversitesi'nin ilk tabelasının asıldığı bina bile korunamamış, yıkılarak yerine işçi bulma kurumu binası yapılmıştır.

Değişim elbette gerekli ve kaçınılmazdır ama şehrin ve şehirlinin belli noktalardaki belleğini korumak ve yaşatmak da en az değişim kadar önemlidir. İşte, Eskişehirlilerin hafızasına kazınmış olan “Atatürk Stadyumu” ismi bu şehir için bu nedenle de önemlidir...

Şehir belleğinde yer alan fakat korunamayan, kaybedilen ve yok olan onca belleğe bir de “Atatürk” olan stadyum ismi eklenmemeli, Eskişehir geçmişini hatırlamayan Alzheimer hastası gibi bir şehir haline gelmemelidir. Yeni stadyumun ismi kesinlikle “Atatürk” olmalıdır. Herhangi bir sponsorun vereceği herhangi bir para, şehrin sahip olduğu bu hatıranın bedeli olamaz!

ANLAYAN VARSA BERİ GELSİN!

Bir türlü anlamlandıramadığım bir konu var… Ekonomide işlerin iyiye gitmediği, ülkenin önümüzdeki süreçte büyük bir sıkıntı çekeceğine ilişkin düşünceye sahip olanlar ve bunu endişeyle dile getirenler, genelde belli bir gelire sahip, maddi sıkıntı içinde olmayan insanlardır. 

Öte yandan… Bu görüşe katılmayan, karşı çıkan, bütün ülkelerde ekonomik sıkıntı olduğunu söyleyen ve ekonominin iyi yolda olduğunu düşünüp canhıraş savunanlar ise genelde maddi sıkıntı yaşayan, düşük gelir sahibi insanlardan oluşuyor. 

Hâlbuki tam tersine bir durumun yaşanması lazım… Yani… Parası olan “ekonomi iyi”, parası olmayan ise “ekonomi berbat” diye tarif etmesi gerekmez mi? 

Bu tersliğin iki nedeni olabilir… Birincisi; herkes ekonomiyi siyaseten durduğu yer itibarıyla değerlendiriyor. Ya da… Geliri olan, gelirini kaybetme endişesi yaşarken, geliri olmayan “bundan daha kötü olmaz herhalde” diye düşünüyor… Bundan da başka aklıma bir şey gelmiyor…

ESKİŞEHİRSPOR İÇİN YAPILACAK TEK ŞEY...

-Hükümet bir yerlerden para bulup getirirse…
***
-Belediye, kendisine ait boş arsayı kulübe karşılıksız verip, bir de bu arsayı imar planında akaryakıt istasyonu falan yaparsa. 
***
-Sürekli gelir getirecek bir şeyler bulunursa...
***
-İktidar, stadyumun isim hakkını alması için bir firmayı zorlarsa. 
***
-İsim hakkını alan firma parayı Eskişehirspor’a verirse.
***
-Stadyumun yanındaki boş arsa Eskişehirspor’a verilirse. 
***
-Bu arsaya yapılacak AVM ve otelden Eskişehirspor’a para gelirse.
***
-Şehir halkı seferber olup Eskişehirspor için her ay para toplarsa.
***
-Taraftar, tüm maçların biletlerini sezon öncesinden toplu para ile alırsa.
***
-Eskişehir’de bulunan tüm firmalar, stadyum içinde reklam verip, bu reklamın parasını da peşin peşin kulübe verirse.
***
-Odalar, dernekler, resmi kurumlar hatırı sayılır bağışta bulunursa.
***
-Her deplasmanın giderlerini birileri üstlenirse… 
Eskişehirspor, önümüzdeki sezon mücadele edeceği profesyonel ligde hiçbir maddi sıkıntı yaşamaz...
Yukarıda yazdıklarımız olmayacağına göre...
Bazıları yapılsa da oradan gelecek olan paralar alacaklılar tarafından kapışılacağına göre...
Eskişehirspor'un şirketleşmeden başka yapacağı bir şey kalmıyor sanki...