Parti bir dönem “Eğitim programı” uygulamasını devreye soktu.
Bu programa katılmayanların belediye ve il genel meclis üyeliklerine aday gösterilmeyeceği açıklandı.
Aday adayı olmayı düşünen partililer bu programa yoğun katılım sağladı.
Ama gelin görün ki, seçim öncesi aday listeleri ilan edildiğinde, eğitim programına katılmayan ne kadar isim varsa listelerde yer aldı.
Alınan ilke kararı resmen çiğnenmişti.
Eğitim programına katılan ama aday adayı olamayanlar, ellerine tutuşturulan başarı belgeleriyle avuçlarını yaladı.
***
2014 seçimleri öncesinde, parti Odunpazarı belediye başkan adayını belirlemek için anket çalışması yapılacağına karar verdi. Beş isim vardı aday adayı olarak çıkan. Genel merkez “Adayımız, anket çalışması sonucuna göre bu beş isimden biri olacak” diye açıklama yaptı.
Ama gelin görün ki bu beş ismin dışında bir isim olan Kazım Kurt Odunpazarı adayı yapıldı.
İlke kararı yine çiğnendi.
Enteresandır, bunun üzerine, kararı protesto eden partililer, parti önüne darağacı kurarak eylem yaptılar. Bu eylemin en önünde yer alan bir isim sonraki seçimde milletvekili oldu!
***
Aynı seçim öncesinde dönemin genel başkanı çıkıp “Karar aldık. Hiçbir milletvekili ilçe belediye başkan adaylığı için istifa etmesin. Zira parti meclisimizde, hiçbir milletvekilini ilçe belediye başkan adayı göstermeyeceğiz” açıklama yaptı.
Ama gelin görün ki, o seçimde milletvekili olan Kazım Kurt istifa ettirilerek, Odunpazarı belediye başkan adayı yapıldı.
İlke kararı yine çiğnendi...
***
Parti yine, ilçelerin belediye meclis listelerinde yer alacak isimlerin kesinlikle merkezde ikamet edenlerden oluşmayacağına dair bir ilke kararı aldı.
Tüm teşkilatlara “İlçe belediye meclis üyeleri o ilçelerdeki partililerimizden oluşacak. Kesinlikle merkezden yazılmayacak” talimatı gönderdi.
Ama gelin görün ki, üç dört isim, hiçbir bağlantısı olmayan ilçelerin belediye meclis üye listelerine konuldu.
İlke kararının yine içinden geçildi.
***
En son yaşanılan olay...
Parti, belediye ve şirketlerinde çalışanların parti organlarında yer alamayacağına dair bir karar aldı ve bu karara tüzüğünde de yer verdi...
Ama gelin görün ki Sivrihisar kongresinde, belediyelerde çalışan isimler partinin yönetim kurullarında yer aldı...
***
Sonuç olarak...
CHP'de bugüne kadar parti meclisinin, parti yönetim kurulunun ve genel başkanın aldığı ilke kararları hem işlemiyor hem de işletilmiyor, resmen deliniyordu.
Buna da bizzat kararı alanlar göz yumuyordu.
Şimdi sıra tüzüğü bile takmamaya geldi...
Umarız buna bari göz yumulmaz...


C H P-29
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BAKIN BU ÇOK DA ŞIK OLMAMIŞ...

Anadolu Üniversitesi'nde öğrenim gören görme engelli bir öğrencinin, ders materyallerine erişimini kolaylaştıracak bir elektronik cihazına ihtiyacı olmuş.

Üniversite kurumsal iletişim koordinatörlüğü, üniversite çalışanlarına yönelik yönelik attığı mail ile, söz konusu elektronik büyüteç ihtiyacının karşılanması için Eğitimi Destekleme Vakfı aracılığıyla bir bağış kampanyası başlatıldığını duyurmuş.
***
Mailde, 195 bin lira civarında bedeli olan cihazın alınmasına katkıda bulunmak isteyenlerin verilen hesap numarasına yatıracakları bağış ile destek olabileceği de belirtilmiş.
***
Öncelikle şunu söyleyelim ki; koskoca üniversitenin 195 bin lira gibi bir parayı ödeyemeyip, dışarıdan destek aramasına çok şaşırdım hem de çok ayıpladım!
***
Tam bunun şaşkınlığını yaşıyor ve yazıyorken, İstanbul'un hemen her ilçesinde bulunan billboardların neredeyse tamamına yakınının , Anadolu Üniversitesi'nin “İkinci Üniversite” duyuruları ile kaplanmış olduğunun fotoğrafları geldi elimize...
***
İstanbul'da yüzlercesi kiralanan (Ki bu duyurunun bu şekilde yapılmasını eleştirmediğimiz gibi gerekli olduğuna da inanıyoruz) billboardların belki de bir tanesinin günlük kirasının 195 bin lira olduğu düşünüldüğünde, öğrencinin ihtiyacı olan elektronik büyüteç cihazı için kampanya başlatılmasını son derece tuhaf bulduk!
***
Sonuç olarak...
Üniversite bu konuda daha hassasiyet gösterip, görme engelli öğrencisinin ihtiyacı olan 195 bin lira tutarındaki elektronik büyüteci, bütçesinin uygun bir kaleminden sessiz sedasız karşılayabilirdi.
Bunu yapmak yerine bağış kampanyası açma yolunu tercih etmiş!
Çok da yakışık almamış!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
1-630

2-519

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

İŞVERENLER ÖRGÜTLENMEYE, İŞÇİLER SENDİKASIZLAŞ(TIRIL)MAYA...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Temmuz 2025 verilerine göre, Türkiye’de 17.326.143 kayıtlı işçiden 2.429.527’si sendika üyesi...
Sendikalaşma oranı yüzde 14,022
Bu oran üzerinden kamuda sendikalaşma oranı yüzde 41, özel sektörde ise yüzde 10.1
***
2024 yılı verilerine göre işverenlerin örgütlenme oranı ise yüzde 55 civarında...
***
İşçilerin büyük bir çoğunluğu sendikasızken, işverenlerin en azından yarıya yakının örgütlü olması, sendikal hak, toplu pazarlık gücü ve işçi-yönetici dengesi açısından “zayıf işçi-güçlü işveren pozisyonu”nu işaret ediyor...
***
Yani...
“İşverenler el ele örgütlenmeye, işçiler baskıyla sendikasızlaşmaya” süreci tam gaz devam ediyor...

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,