Prof. Dr. Erdal Atabek’in bir yazısına rast geldim geçtiğimiz haftalarda. Beni çok etkiledi; Bir Bengal Kaplanının ağzından insanlığın geldiği noktayı öylesine güzel anlatmış ki! “Güçlüyüm, göz alıcıyım, ormanların şahıyım. Ama soyum tükenmek üzere. Haberiniz var mı? Adımı canavara çıkardılar.”
 Yazı böyle başlamış, sonrasında, “Canavarlığımız neydi” diye soruyor Bengal Kaplanı. “Açtık. Etoburduk. Avlanıyorduk. Avımızı yiyorduk. Ormanımızda kendi yaşamımızı sürdürüyorduk.  Sonra insanlar geldiler. Bir iki insana da saldırdık. Adımız canavara çıktı.”
Evet böyle çıkmış kaplanların adı canavara.
Ve devam etmiş Bengal Kaplanı, Atabek’in kaleminden: “Dişlerimizle pençelerimiz vardı, doğru. Ama atom bombamız yoktu ki yüz binleri öldürelim. Yangın bombamız yoktu ki kentleri yakalım. Zehirli gazımız yoktu ki insanları zehirleyelim. Gaz fırınlarımız yoktu ki insanları öldürüp yakalım. Kaplandık. Ormandaydık. Karnımızı doyuruyorduk. Tek bir hayvan avlıyorduk, doğru.”  
Sonrasında insanlarla kıyaslıyor kendisini; “Hamburger yapılmak üzere binlerce sığırı kesmiyorduk. Yağmur ormanlarını otlak açmak için yok etmiyorduk. Adımızın başına 'canavar' etiketi takılmıştı. Ama biz canavarlar kaçak et ticareti yapmıyorduk.  Zaten ticaret nedir onu da bilmiyorduk. İnsanlar kendine canavar demiyor. Ağzının tadını bilenler diyorlar kendilerine. Kuzular, körpe danalar, bonfileler, kontrfileler, daha bilmem neler? Bizim bildiğimiz şeyler değil bunlar. Bizim et restoranlarımız yok. Bizim kasaplarımız yok.”
Evet.. İnsanların kasapları, et restoranları, damak tatlarının artması adına türlü çeşit, ciğercisi, köftecisi, kokoreççisi ve daha yüzlerce çeşit ölü bedenlerin sergilendiği yerleri var. Oysa hayvanlar, sadece yaşamak için avlanır, avlanmaları ellerinden alınmışsa  -köpekler gibi- hayatta kalmak adına dost bildikleri insanların sadece gözlerine bakarlar.
Şimdi her market ziyaretimde kasap reyonlarının önünden geçerken Erdal Atabek’in kaleminden bizlere seslenen o Bengal Kaplanı gelir gözümün önüne ve içim yanarak anımsar, yazının bitimindeki o son sözleri tekrar ederim kendi kendime; “Bizim artık ormanımız da kalmadı. Bize artık hayat hakkı yok. Biz artık kafeslerde yaşıyoruz. Bize canavar diyorlar. Size insan diyorlar. Bence ikisi de yalan.”
Evet, ikisi de yalan. Doğrusu şu mu acaba? New York'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'nde "dünyanın en tehlikeli hayvanı" bölümü vardır ve içeri girdiğinizde karşınıza sadece bir boy aynası çıkar.