Eskişehir Büyükşehir belediyesinin açmaya hazırlandığı bir müze var.
İsmi: Hamam Müzesi…
Türklerin yıllar boyunca yıkanma ve hamam alışkanlığı ve kültürüne olan ilgisi çerçevesinde, içinde tarihsel obje ve tabloların yer alacağı tarihi Odunpazarı bölgesindeki müzenin açılışı bu Pazar yapılacak
***
Yılmaz Büyükerşen’in bizzat yapım aşamasında büyük ihtimam gösterdiği Hamam Müzesi ile ilgili AK Parti cenahından tepkiler var…
Bir ara Hamam binasının cephesinde bulunan kadın resimlerinin ahlaka uygun olmadığından yakınan AK partililer, şimdilerde ise “Kapı komşumuz Afyon termal turizmin merkezi olurken, biz hamam kültürünü aşamayan bir zihniyetle ancak müze açabiliyoruz” eleştirisi üzerinden bir anlamda Büyükerşen’e çakıyorlar.
***
Peki, AK partililer Büyükerşen’i eleştirdikleri bu konuda haklılar mı?
Sahiden de Büyükerşen Eskişehir’e termal tesisler kazandırma gayreti yerine Hamamla falan mı uğraşıyor?
Aslına bakarsanız zamanında Eskişehir’e termal tesisler yapılmadıysa, Eskişehir’de termal turizmi hayata geçirilmediyse ve sıcak suya sahip Eskişehir yerine Afyon termal turizmin merkezi haline geldiyse, bu konuda en son suçlanacak kişidir Yılmaz Büyükerşen!
***
Zira…
Yeniler pek bilmez ama Yılmaz Büyükerşen üniversite rektörlüğü sırasında, yani 80’li yılların ortalarında, Sıcaksular-Köprübaşı bölgesinin bir termal turizm bölgesine dönüşmesi için bir proje ortaya atmış ama karşısında müthiş bir direnç ile karşılaşmıştır.
Dönemin Eskişehir’deki iktidar partisi aktörlerinin körüklediği kampanya ve kışkırtmalar sonucu, projenin gerçekleştirileceği Sıcaksular ve Köprübaşı’nda bulunan mülk sahipleri soluğu Konya’da almış,  dükkanlarının bulunduğu binaları Anıtlar Yüksek Kuruluna “Tarihi eser” olarak tescil ettirmiş, böylece projenin uygulanma ihtimali ortadan kalkmıştır.
Bununla birlikte; Eskişehir’in Afyon’dan yıllar önce Türkiye’nin termal turizm şehri olmasının da önü tamamen kapanmış ve bu projenin çöpe gitmesiyle birlikte Eskişehir çok büyük bir fırsatı resmen kaçırmıştır.
***
Sonuç olarak:
Yılmaz Büyükerşen’in yönetim anlayışı çerçevesinde eleştirilecek pek çok tavrı, kararı ve uygulaması olabilir.
AK parti cenahı beğenmedikleri  bu tavır, karar ve uygulamaları sonuna kadar eleştirebilir.
Ancak…
AK partililer Eskişehir’in sahip olduğu sıcak ve şifalı suyuna rağmen bugüne dek termal turizm şehri olamayışının kabahatlisini arıyorlarsa, o kişi asla Büyükerşen değildir!
Tam tersine…
Eskişehir’in termal turizm kenti olması için yapmak istediği projesi bizzat engellenen kişidir!

hamam

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

VATANDAŞ HASTANEDE DONAR MI?

Son günlerde Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile ilgili yakınmaları bolca dinler olduk.
Bunlardan biri de Hastane binasının Polikliniklerin olduğu bin ile ilgili.
Her gün yüzlerce vatandaşın, üstelik yaşadıkları rahatsızlıkların teşhis ve tedavisi ile ilgili olarak gittiği poliklinikler adeta Et-Balık Kurumu depolarına dönüşmüş.
***
Zira…
Polikliniklerin bulunduğu binada nedense bir süredir kaloriferler yanmıyor, ortalık buz kesiyor, teşhis ve tedavi için gelen çoluk-çocuk, genç-ihtiyar da bekleme salonları ve koridorlarda tir tir titreyerek sırasını bekliyormuş.
Sadece vatandaşlar mı?
Polikliniklerde görevli sağlık görevlileri ve diğer çalışanlar da resmen donarak çalışıyormuş.
***
Soğukların başladığı şu günlerde koskoca hastane polikliniklerin kaloriferleri niye yakılmaz bilemiyorum.
Büyük ihtimalle yaşanan bir ödenek sıkıntısı olduğu anlaşılıyor.
Hastane yönetimi ne yapıp edip bu parasal sorunu aşmalı ve yanmadığı söylenen poliklinikler binasındaki kaloriferleri yakmalı.
Aksi takdirde hastaneye şifa bulmaya gelen vatandaşlar da, insanlara şifa dağıtacak olan sağlık ve diğer çalışanlar da dona dona görev yapmaktan dolayı resmen şifalarından olacak!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BİR ANDA “DİĞER PARTİ” OLUVERDİ HEPSİ!

ANAP, DYP ve DSP…
Her üç partinin de iktidarlarına ve iktidardan düşüş süreçlerine şahit oldum…
Her üç partiyi de iktidarlarında canhıraş savunanlar vardı.
Laf dahi söyletmiyorlardı.
Pek çoğu o iktidar döneminde makam sahibi olanlardı.
Bunun yanı sıra…
Çoluk çocuğunu işe yerleştirenler, kamu kurum ve kuruluşlarından iş alanlar, çeşitli rant sahibi olanlar katiyen toz kondurmuyorlardı iktidarlarına.
***
Düşüş hissedildiği anda hepsi bir günde değişiverdi iyi mi?
Dün canı pahasına savunduğu iktidarlarını ertesi günü eleştirmeye başladılar.
-“Yetti ama bu kadarı da olmaz!” falan demeye başladılar aleni olarak.
-“Biz de bunları körü körüne savunmuşuz” dediler.
Hatta.
-“Elimiz kırılsaydı da oy vermeseydik, ayağımız kırılsaydı da yanlarında dolaşmasaydık” falan diye suçladılar yıllardır savundukları partilerini
***
Bir günde 90 derece döndü hepsi…
Gümbür gümbür gelen her üç iktidar da bir günde çöküş sürecine girdi.
Ardından da paldır kültür gitti.
Bir gün, sadece bir günde değişiverdi tablo.
***
Hiç gitmeyecekmiş gibi gelen her üç iktidar da, bir anda gidiverdi sonuçta.
-“Var olan oyumuzun yarısını alsak barajı geçeriz” diyen partiler, yüzde 1’leri, 2’leri zor gördü.
Her üç iktidarın da iktidardan düşmesi, en koyu destekçilerinin dahi bir gün içinde yüz çevirmesiyle ve bir anda “diğer partiler” tanımlaması içine giriverdi.