Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking 'in "Zaman makinesi nasıl yapılır?" başlıklı yazısı Cumhuriyet Gazetesi'nde 9 Mayıs 2010' da yayınlandı.O yazıdan biraz uzun bir altıyı paylaşalım:

"Nesne ağırlaştıkça,zaman üzerindeki baskısı da artıyor.Ve bu korkunç gerçeklik geleceğe yolculuğun kapısını aralayan şey.

Samanyolunun merkezinde,bizden 26 bin ışık yılı uzakta galaksinin en ağır nesnesi bulunmakta.Bu süper ağır kara delik, dört milyon güneşin çarpışıp bütün çekiminin tek bir noktada yoğunlaştığı kütlesel ber güce sahip. Kara deliğe yaklaştıkça hissedilen yerçekimi şiddeti de artıyor.Yeterince yaklaşıldığında, ışık dahi bu çekim şiddetinden kaçamaz. Bu tarz bir kara deliğin zaman üzerindeki ağırlaştırıcı etkisi galaksideki herhangi bir şeyden çok daha dramatik bir etkiye sahip.Bu durum onu doğal bir zaman makinesine dönüştürüyor."

Fizik alanında bizim gurur kaynağımız olan az sayıdaki bilim insanından biri Metin Arık' da uzay ve zamanı büken yerçekimi dalgalarının varlığını kanıtlayan deneyden sonra yaptığı açıklamada,buluşun çok önemli bir adım olduğunu söyledi.Kütle çekiminin büyük patlamadan bu yana evren için önemli olduğunun altını çizdi.Bugün yaşamımızın kopmaz parçası olan cep telefonlarının elektromanyetik dalgaların keşfinden sonra ortaya çıktığına işaret eden Arık, elektromanyetik dalgaların enerjisinin çok,yerçekimsel dalgaların enerjisinin az olduğunu, yeni keşifle bambaşka bir pencerenin açıldığını söyleyerek; elektromanyetik dalgalarla,yerçekimi dalgaları birlikte çalıştığında çok şeyin değişeceğini anlattı.

Biz, toplum olarak geçmişte yapılan keşiflerle ilgisizliğin ağır bedellerini ödedik,halen de ödüyoruz.

Buharlı makineler,ardından içten patlarlı motorlar, elektrik motorlar ve jet motorlarındaki gelişmeleri eşzamanlı olarak izlemediğimiz için kalkınma ve refah yarışının geresinde kaldık.

Bilim ve teknoloji şimdi yeni bir evreye doğru ilerliyor.Bu konularla yakından ilgili olmazsak,yeni durumu anlatan adları, kavramları, terimleri, düşünceleri kavrayamaz; kendi eskimiş, durağanlaşmış kavramlarımıza sıkı sıkıya sarılırsak,çıkmazlarımızı artırırız.

Kütleçekimi ne zaman etkiler?

Kütleçekim kuramının kanıtlanmış olmasının önemini anlattığım yazılara tepkiler arasında "anlayamadım" yakınmaları var. Bırakınız kütle çekim kuramını,Simens'in Dijital Fabrikalar Bölümü Yöneticisi Ali Riza Ersoy'un endüstri 4.0 aşamlasına geçişin sekiz parametresini anlattığımızda da benzer tepkiler aldık. Söz konusu parametreler şöyle:(1) Siber-fiziksel sistemlerle ürünlerin yaşam döngüsü sürecisince dijital bir ikizi olacak,(2)Gerçek zamanlı verilerin birbirleriyle konuşabildiği bir yatay ve dikey entegrasyondan bahsedeceğiz. Tedarikçiler ve dağıtıcılarla birlikte endüstri 4.0'a geçmek zorunda kalacak,(3) IoT(Nesnelerin interneti) sanayide kökten değişim yaratacak.(4)Otonom robotla,ortam şartlarını insanlardan daha iyi takip ederek,kendi kendine üretim hatları yönetilecek.(5) Büyük veri ve veri analizi karar verme mekanizmalarını,dolayısıyla şirketlerin yapısını değiştirecek, (6)Bu verilerini makinelerle iletişimi bulut bilişim kullanımıyla daha kolaylaşacak, hükümetler bulut bilişim tarlaları kurmak zorunda kalacak,(7)Artırılmış gerçeklik teknolojisi ise takılan bir gözlükle verilerin insan değil daha karmaşık algoritmalar tarafından değerlendirilmesini sağlayarak,vanayı sıkan işçinin hem güvenliğini sağlayacak hem de işini kolaylaştıracak,(8) Milyarlarca nesnenin birbirlerine erişiminin mümkün olduğu bir ortamda en önemli ve son adım ise siber güvenlik olacak.

Sıralanan sekiz parametrede geçen kavramların içeriklerini merak etmemiş, öğrenmek için çaba göstermemiş olanların, söylenenleri anlamaması zor ama bu, konuları yazıyla anlatanların değil kendi sorunları. Gelişmelerin dilini oluşturan adları,kavramları ve düşünceleri bilmeden,onları kavrayarak yönetmek mümkün değil. "Anlamadım" derken, önce kendimize ayna tutalım.