Günümüzde yapılan çalışmalar insan beyninin 20 bin yılı aşkın süredir yaklaşık bir tenis topu büyüklüğünde bir hacim kaybettiğini gösteriyor. Beslenme farkı, iklim koşullarının değişimi, enerji kullanımı ya da yapay zekanın devreye girmesi gibi faktörlerin beynin küçülmesinin ana nedeni olmadığı, ancak yarattığı kültürle insanlığın “evcilleşmekte” olduğu için beyninin küçüldüğü öngörülüyor. Aynı şekilde insanlarca evcilleştirilen otuz civarında yabanıl hayvan beyinlerinin de %10-15 azaldığı kayda geçmiş durumda. Aynı küçülme oranı insanda da söz konusu. Evrim süresince insan beyninin görece olarak büyüyerek akıl ve bilinç kazanması gerçeğine ters bir durumla karşı karşıyayız anlayacağınız. Atalarımız ava çıkmadan önce yaptıkları adrenalin yükleme törenlerinde saldırı ve korkudan sorumlu beynimizin “amigdala” adlı parçasını devreye sokarlardı. Günümüzde bilindiği gibi hala spor karşılaşmalarından önce aynı bölge okşanır. Eskiden hayatta kalmanın ön koşulu; çalışan bir amigdala’ya sahip olmak ve beynimizin görece  eski parçalarından limbik sistemi tümüyle devreye sokarak savaşma veya kaçma becerisini gösterebilmemize dayanırdı. Günümüzde yaratılan kültür ve barış ortamında, iş bölümü ve gelir adaletini eşit koşullarda yapmış bir arada barış içinde yaşayanlar daha başarılı ve insanca çoğalıyorlar. Beynin korku, saldırı gibi eski merkezlerini kısmen küçülterek genlerini gelecek kuşaklara aktarıyorlar…

Ancak insanlık yer yüzünün her yöresinde aynı şekilde davranmıyor kuşkusuz. Özellikle iktidarlarını sürdürebilme adına toplumu bölmeye, bir kısmını ötekileştirmeye çabalayan liderler insanlığın amigdalasının küçülmesinden, yani insanların evcilleşmesinden yana değiller doğal olarak. Özellikle yaklaşan seçim dönemlerinde bunu bir beka meselesine indirgeyip; kendi saflarımızı sıklaştırabilmek, kitleleri bir arada tutabilmek için, boyun damarlarımızı şişirene kadar bağırıp çağırıyor, karşıtlarımızı ötekileştiriyor, düşman kılıyor, yok etmek istiyoruz. Amaç nefret söylemi geliştirerek oluşturulan dehşeti yaymak, karşıt guruplar yaratarak amigdala’ları yeniden büyütmek herhalde. Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Türkiye’ye post-modernizmin yarattığı yalan dünyasında kimisi iktidara gelebilmek, kimisi de iktidarda kalabilmek adına uyguladıkları yöntem hep aynı.  Oysaki bir gerçek atlanıyor, büyüyen amigdala’ların altında sadece karşı taraf değil, hepimizin kalabilme olasılığı oldukça yüksek…