-Tek bir iş tanımı ve iş yasasına tabi değiller.
-Günde en az 10-12 saat çalışıyorlar.
-2 teker üzerinde sürekli risk altındalar.
-Her gün 100-150 kilometre yol yapıyorlar.
-Trafikte araç yerine konulmuyorlar ama kesilen cezalar diğer araçlara kesilen cezalarla aynı.
-Bazen insan yerine de konulmuyorlar.
-Almış oldukları riske göre kazançları oldukça az.
-Çoğu zaman sipariş verenler tarafından azarlanıyorlar.
-Yazın kavurucu sıcağı, kışın dondurucu soğuğunda, yani her türlü hava şartlarında çalışmak zorundalar.
-Araçları çalınıyor, sıklıkla saldırıya uğruyorlar
***
Yukarıda saydıklarımız, çoğunluğu üniversite mezunu olan ama eğitim gördüğü alanda iş bulamadığı için bu işi yapmak zorunda kalan moto kuryelerin yakınmaları ve yaşadığı sorunlardan bazıları...
***
-Araçlarını çok süratli kullanıyorlar.
-Trafik kurallarına çoğu zaman uymuyorlar.
-Kırmızı ışıkta duran araçların arkasında ışığın yeşile dönmesini beklemek yerine, aradan öne geçmek için araçlara zarar veriyorlar.
-Yayalar için ayrılmış kaldırım ve yaya köprülerinde fink atıyorlar.
-Motorlarını gelişigüzel park edip yaya ve araç trafiğini engelliyorlar.
***
Yukarıda saydığımız yakınmalar da vatandaşların moto kuryelerin neden olduğu yakınmalardan oluşuyor.
***
Ülkede, kayıtlı olarak çalışan 200-300 bin, sigortasız ya da part time çalıştığı düşünülenlerle birlikte 1 milyona yakın moto kurye var.
Yani...
Gerek tedarik gerekse yeme-içme sektörünün önemli bir parçası haline gelmiş koskoca bir sektör var.
Ama...
Hem sektörün asıl unsuru olan moto kuryelerin yaşadığı sorunlar, hem de bu sorun yaşayan moto kuryelerin yaşattığı sorunlar her geçen gün artıyor ve zaman zaman çığırından çıkıyor.
Ve bu yaşanan durumu, sanki her şey kendi kendine düzelecekmiş beklentisiyle herkes seyretmekle yetiniyor!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BU TESPİTLERE BİR ŞEY DAHA EKLENMELİ...
En zeki öğrenciler Tıp ve Mühendislik tercih ediyor.
***
İkinci derece mezunlar İş İdaresi ve İktisat gibi okulları okuyup, birinci derece mezunların yöneticisi oluyor.
***
Üçüncü derece mezunlar siyasete girip 1 ve 2'nci mezunlara hükmediyor.
***
Eğitimde başarısız olanlar ordu ve emniyete katılarak siyasete ve ekonomiye tahakküm ediyor.
***
Hiçbir okula gitmeyenler din adamı oluyor ve herkesin kendilerine itaat etmelerini sağlıyorlar...
***
Yukarıdaki tespitler bir büyükelçinin Arap dünyası ile ilgili hazırladığı eğitim raporundaki tespitleri...
***
Aslında tespitler ülkemiz için de geçerli...
Tabi bizim ülkemizde bu tespitlere bir de “Kuruma en düşük memur olarak girip, hükumete yakın sendikada yönetici olduktan sonra resmen kurumu yönetiyor” tespitinin eklenmesi lazım...
BİR DE AMERİKAYA “FIRSATLAR ÜLKESİ” DERLER...
-Futboldan zerre kadar anlamayan kişi, Futbol Federasyonu Başkanı oluyor…
-Siyasetin “S” sinden anlamayan kişi, Milletvekili olabiliyor…
-Partinin yolunu dahi bilmeyen, partiyi en üstte temsil eden oluveriyor…
***
-Hayvanat bahçesi müdürü, TüBİTAK’a yönetici olabiliyor mesela…
-Öğretmen Milli Savunma bakanlığı yapabiliyor örneğin…
-İmam, Hastane Müdürü oluyor.
***
- Veteriner hekim, Tıp Fakültesine Dekan yapılıyor.
-Kahvehanesi olmayan Kahveciler Odasına, lokantası olmayan, lokantacılar Odasına başkan seçilebiliyor rahatlıkla…
***
-Yabancı dil bilmeyen diplomat olabiliyor…
-Bilgisayarı açmayı bilmeyen Bilişim Müdürü, hayatında sinema görmemiş Kültür ve Sanat Yöneticisi oluyor.
***
-Hayatında önünden bile geçmediği üniversiteye Rektör olabiliyor mesela…
-Parası olmayan Kulüp Başkanı, batırmadığı iş kalmayan Kulüp Yöneticisi olabiliyor.
-PTT müdürü Sayıştay üyesi oluyor mesela.
-Birlerinin bir sözüyle birileri bakan oluyor, birilerinin bir sözüyle birileri bakanlıktan oluyor.
***
Bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok anlayacağınız.
Biz de kalkıp Amerika’ya “Fırsatlar ülkesi” falan diyoruz…
Amerika'nın adı çıkmış! Bizden iyi fırsatlar ülkesi var mı?
Bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok.
O kadar alıştık ki artık; olmayacak bunca örneğe “bu kadar da olmaz” diye şaşıran dahi olmuyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,